“Hür Tefekkürün Kalesi” sloganıyla yayın hayatını sürdüren aylık Kültür Ajanda Dergisi, “Soykırımın 20’nci Yılında Srebrenitsa ve Derin Bosna” adlı çok kapsamlı özel sayısını okuyucularıyla buluşturdu. Bosna’nın geçmişinden bugüne, kültüründen sanatına, tarihinden ekonomisine bütün konuların çok derinlemesine işlendiği derginin genel yayın yönetmeni Nesrin Çaylı ile mülakat gerçekleştirdik.

Bosna Hersek’le ilgili böylesi bir kapsamlı çalışmayı kimlerle gerçekleştirdiniz? Kültür Ajanda olarak kuruluş misyonumuza uygun olarak ümmet algısı ile Srebrenitsa soykırımının 20. yıldönümü kapsamında Bosna Hersek’i tüm yönleriyle irdelemek için Ajanda Yayın Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Selim Bey başkanlığında 14 kişilik yazar ve muhabir ekibimizle Bosna Hersek’e 10 günlük bir ziyaret gerçekleştirdik. Boşnak lider Bakir İzzetbegoviç’le, Türkiye’nin Büyükelçisi Cihad Erginay’la, Bosna Ziraat Bank Genel Müdürü Ali Rıza Akbaş’la, Balkan Tur Genel Müdürü Serkan Selim Dilek ve ülkenin entelektüel kesiminin de aralarında bulunduğu 51 kişiyle görüşüldü. Bu kişilerle söyleşiler gerçekleştirildi. Türkiye’nin bu bölgeye bakışı, Bosna Herseklilerin Türkiye’ye bakışını anlamaya çalıştık. Genel çerçevede bir Bosna Hersek fotoğrafı çektiğimize inanıyoruz.

Bosna Hersek için böylesi bir çalışmayı yapmanızdaki amaç neydi?

1992-1995 yıllarında Bosna Hersek, akılları dumura uğratacak, havsalaları zorlayacak, vicdanları çatlatacak elim bir savaşa duçar oluyor. Ve modern (!) Batı insanlık dersinden sınıfta kalırken, birbirlerinden çektikleri kopya ile mezun ediveriyorlar birbirlerini. Bu insanlık dışı vahşi savaşın ve dehşete düşüren Boşnak soykırımının üzerinden tam 20 yıl geçiyor. Hafıza-i beşer nisyan ile malüldür ya, “Unutmamak gerek bu nazenin coğrafyanın 20 yıl önce yaşadığı çileyi!” diyerek Avrupa’nın insanlığı rafa kaldırdığı o dönemleri unutmamak ve hatırlatmak için, Kültür Ajanda olarak insanlık vazifemizi yerine getirelim istedik ve Bosna’da yaşananları belgelere dayanan, hakikati olduğu gibi aktaran bir kaynak eser ile ülkemizde hatırlatmayı bir borç bildik. Bosna Hersek Türkiye’de bir kesim tarafından daha çok Saraybosna, Mostar ve Blagay gibi turistik yönleri ve yöreleriyle biliniyor. Bir kesim tarafından da sadece savaşla anılıyor. Ancak Bosna Hersek’te yaşanan onca acıya rağmen, evlerin duvarlarında savaşı hatırlatan kurşun izlerine rağmen, caddelerinde gülen yüzlü insanlar bulunuyor. Hayat Bosna Hersek’te tüm canlılığıyla devam ediyor. Biz bu çalışmamızla Bosna Hersek’i bütün yönleriyle ele aldık. Geçmişiyle, tarihiyle, bugünüyle, turizmiyle, ekonomisiyle okuyucularımıza kapsamlı bir Bosna Hersek çalışması yaptık.

Bosna Hersek ne anlam ifade ediyor?

Bosna, Avrupa’nın tam ortasında sarışın, mutlu ve secdeli insanları, gökyüzünün maviliğini bir elif gibi Osmanlı mimarisiyle delen minareleri, görkemli dağları, coşkulu şelaleleri, narin bir kız edası ile süzülen nehirleri, bu nehirlerin iki yakasını biraraya getiren taş köprüleri, manevi dinamikleri ve bereketli topraklarıyla güzeller güzeli bir coğrafya… Öyle alımlı ki, asırlarıdır Hıristiyanlık alemi gözlerini alamıyor bu coğrafyanın üzerinden. Üstüne hep kem gözler düşüyor Bosna’nın. Kuşatmalar, pazarlıklar, işgallerle, tarihine bağımsızlık mücadelesi yazılıyor. Çok gün görüyor Boşnaklar, çok hesap yapılıyor toprakları hakkında; ama son yüzyılda gördüklerinin tarifi ve tasvirinin benzeri yok dünyada.

Bosna Hersek’te nasıl bir fotoğraf önünüze çıktı?

Bosna Hersek’te yapmış olduğumuz kurumsal ziyaretlerin yanı sıra devletin en üst düzeyinden sokaktaki sıradan insanlara varana kadar görüşmeler yaptık. Bizim ortaya çıkardığımız sonuç şuydu: Bosna Hersek, Doğu’nun Batı’daki son sınırı, Batı’nın da Doğu’ya açılan ilk sınırıdır. Bulunduğu konum, yer çok önemli. Ayrıca burada Osmanlı bakışı, Türkiye’ye bakış da çok farklı. Kimileri Osmanlı ve Türkiye’yi gerçekten çok severken, bir kısmında aynı sevgi sözkonusu değil. Yine Bosna Hersek’te her duvarda geçmişin acısını yansıtan izler bulunuyor. İşsizlik ve istihdam sorunu çok ciddi boyutlarda. Türkiye’nin bu bölgede yapacağı daha çok iş var.

Bosna Hersek için daha önce böylesi bir çalışma yapılmış mıydı?

Bugüne kadar pek çok alanı içinde barındıran böyle bir çalışmaya rastlamadığımızdan olsa gerek, yaptığımız çalışmanın çok ehemmiyetli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu coğrafya ile yakından ilgilenen, Bosna konusunda uzmanlaşmış pek çok güzel isim de verdikleri mülakatlar ve çalışmalarla dergimizi zenginleştirdi. Bu dergiyle aynı zamanda Avrupa’nın orta yerinden Müslüman olmanın, Boşnak olmanın nasıl bir “kefareti” olduğu bir kez daha hatırlanacak.

Dergi ne kadar basıldı ve dağıtımı nasıl oldu, bundan sonra böyle bir çalışma olacak mı?

Toplam 470 sayfadan oluşan bu kapsamlı dergimiz ilk etapta 3 bin adet basıldı ve ücretsiz olarak ilgili kişi, kurum ve kuruluşlara olarak dağıtıldı. Haziran sonuna kadar toplam 20 bin adet basılarak dağıtılacak. Ayrıca dergimizi Boşnakçaya da çevirerek, Srebrenitsa soykırımını anma törenlerine yetiştirerek, Bosna Hersek’te de ücretsiz olarak ilgili kişi ve kurumlara ulaştıracağız. Bundan sonraki hedefimiz Balkan ülkelerinden Makedonya olacak, ardından Kosova ve Arnavutluk’la yolumuza devam edeceğiz.

“Derin Bosna”da öne çıkanlar

470sayfadan oluşan, toplam 51 kişiyle mülakatın gerçekleştirildiği derginin özel sayısında, Bosna Hersek Üçlü Devlet Başkanlığı Konseyi’nin Boşnak Üyesi Bakir İzzetbegoviç, Bosna Dayanışma Grubu Başkanı ve savaş yıllarında Bosna’da gönüllü olarak hekimlik yapan Bahadır İslam ile yapılan söyleşi öne çıkıyor. Ayrıca, ünlü tarihçi Ahmet Cevdet Paşa’nın Bosna’da görevde bulunduğu sırada tuttuğu notlara yer verilen dergide, Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde yer alan “Bosnasarayı” da bizi ülkenin geçmişine zaman yolculuğu yaptırıyor.

Aşağıda Bakir İzzetbegoviç ve Bahadır İslam ile yapılan mülakatlardan küçük birer bölüm alıntıladık. Derginin tamamına, internet adresi

www.kulturajanda.com.tr’den ulaşmak mümkün.

Bakir İzzetbegoviç: Bosna küçük bir ülke, fakat coğrafi konumu itibariyle çok özel. İslam’ın ve Protestanlığın Batı’daki son kapısı, Ortodoks ve Katolikler’in en doğu kapısı… Boşnaklar çok savaştı, çok yoruldular, şimdi büyük enerjiye ihtiyacımız var.

Bahadır İslam: Batı yüzyıllarca birbirlerinin kanlarına ekmek doğradıktan sonra, bugün kendiyle özdeşleştirdiği “barış” ve “birarada yaşama” kavramlarını (düşmanı olduğu) İslam’a karşı geliştirdi. Halbuki Bosna gibi çok dinli, çok kültürlü, ve çok uluslu toprakların tek ve gerçek garantörü İslam’dır. İslam adil yönetimin anahtarıdır.