İslam davası şuuru ile hareket eden bir gençlik, fikri düşünceleri ehl-i sünnet üzere olan bir gençlik demektir.

Necip Fazıl’ın deyişiyle; “Sağına ve soluna bakmadan ben varım diyen bir gençlik!”

Kur’an ve sünneti kendisine temel alan, batıyı en ince ayrıntısına kadar tanıyan, batılı düşüncelere batılıların kendi düşüncesi ile cevap verebilen bir gençlik!

Allah ve Rasulü’nün önüne hiçbir şeyi geçirmeyen, itikadı ve fikri düşünceleri sağlam, İslam’ın emir ve yasaklarına riayet eden, bir gençlik!

“Bizler paranın bir yol olmadığına inanırız. Alimlerimizi satın alamaz bu kağıt parçası!, bizim yolumuz fakirlik iledir. Bizler bunu biliriz, bu şuurda yürürüz.” Düşüncesinde bir gençlik!

Zihniyet ve medeniyet savaşına giren, Allah’uTeala’ya inanmadan bir insanın yaşayamayacağını, onsuz geçen her saniyenin, her dakikanın boşa geçtiğini, şeytanla iştigal ettiğini anlayan ve anlatan bir gençlik!

Bu yolun bir aşk yolu ve bu yoldan kendisini hiçbir şeyin ayıramayacağını benimseyen bir gençlik! Yüreğini ancak bu aşk ateşi ile ayakta tutacağını ve bu ateş ile ümmeti en zirve noktaya taşıyacağını hedefleyen bir gençlik!

Sezai Karakoç’un diyişiyle; “Ruhum da mutlak âleme başını uzatmalı, oradan soluk almalı, oradan göz ve gönül almalıdır.” Sözünde kendisine; Allah’uTe ala’dan medet ummayı hedefleyen ve bu şekilde yaşayan bir gençlik!

Ruh’un sürekli Allah’uTeala’nın huzurunda olduğunu, bu şuurla savaşın kazanılabileceğini, benlik duygusuna kapılmamayı, benlik duygusunun insanı nakavt edeceğini, savaşı; bu duygu ile giderse kaybedeceğini aklından hiç çıkarmayan bir gençlik!

Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) sancağı altına sığınan, bu sancağın yere düşmemesi için medreseleri her zorluk altında yaşatmaya çalışan bir gençlik!

İşte kendisini bu duygular çerçevesinde yetiştirmeye çalışan, bu duygular içinde insanları irşad eden genç nesil yetiştirmek çok zordur. Medreselerimizi islami dava şuuru ile inşa etmek, onların zihin dünyalarını işgal eden batılı fikirleri temizlemek biz muallimlere düşen en mukaddes görevlerden biridir.Sahabe-i Kiram’ın ahlakını, Ashab-ı Kehf’in ahlakını ve davasını gençliğe bir model olarak sunmalı ve onlar gibi davasında sımsıkı duran bir gençlik ortaya çıkarmalıyız. İslam-i ilimleri en zirve noktada öğrenmeli ve öğretmeliyiz. Batılıları iyi tanımalı ve tanıtmalıyız. Diriliş neslini yetiştirmek bizim boynumuza bir borçtur şuurunda devam etmekteyiz.“Allah’ü Teâlâ’nın ipine sarılan bir toplum nasıl olur?” Davasını yürütmeliyiz. Gençliğe “İşte bu bilgileri araştırmakta Medrese eğitimi bizim rehberimiz, ilim adamlığı bizim kişiliğimiz olacaktır.” dedirtmeliyiz.

Surda bir delik açtık, mukaddes mi! Mukaddes!

Ey kahpe rüzgar hangi yandan esersen es.

Necip Fazıl KISAKÜREK

Ne mutlu Hakkı hak bilip, hakkı savunan, ilmi ve fikri düşünceleri ile Bid’at akımlara karşı kendisini siper eden gençleri yetiştiren ÜSTADLARA!