Yerel seçimlerin yankıları ülke basınında halen sürerken, yurtdışında durum biraz daha farklı. Tarihimizin büyük tatbikatı olan, tüm denizlerimizde gerçekleştirdiğimiz Mavi Vatan, şubat sonu ile mart ayının ilk haftasında hayat bulmuştu. Bu tatbikat, dünya basınında kendine yer bulmuştu. Türkiye’nin küresel güçlere vermek istediği “Kabuğumuza hapsedildiğimiz günler geride kaldı” mesajı gerekli yerlere ulaştı. Konuyla ilgili en büyük rahatsızlık Yunanistan’da oluşurken, Ege kıyılarında görülmeye başlayan yunus ölüleri derhal Mavi Vatan’a bağlanarak “Türkler Ege’de çevre katliamı yaptı” propagandasına başlandı. Başlıklarda “Türkler yunusları öldürdü” türevi ifadeler varken haberlerin içinde “Söz konusu ölümlerin Mavi Vatan tatbikatıyla ilişkilendirildiği belirtiliyor” türü farazi bir anlatım şekli mevcut. Ege’de son 2 ay içinde yapılan tatbikatlar tabii ki de Mavi Vatan’dan ibaret değil… Yunanistan-İtalya-Birleşik Arap Emirlikleri-İsrail-Güney Kıbrıs ortaklığında, ABD’nin açıktan desteğiyle bir tatbikat düzenlendi. “Ege’de haddini aşan Türkiye’ye mesaj” türü başlıklarla coşkuyla servis edilen bu tatbikatın çevreye zarar verme olasılığıyla ilgili (beklendiği üzere) bir cümle dahi yok.

“TÜRKİYE HAPSEDİLEMEZ”

Rahmetli Mehmet Ali Birand’ın efsanevi 32. Gün programının arşivleri internette yayınlanmaya başladı. 1988’de dönemin İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher ile söyleşisi gerçekten izlemeli. Demir Lady, o dönemin kendi kabuğunda sıkışıp kalan Türkiye’si için “İmparatorluk rolünü oynamaya alışmış bir ülke. Bu tür ülkeler daima dışa açık olurlar. Bakış açıları kendi sınırlarından ibaret değildir. İşte bu yüzden benzeşiyoruz” diyor. Thatcher, o dönemin koşullarında dahi Türkiye’nin potansiyelini görerek taşları yerine oturtmuş. Bu yükselişin karşısına “Yunusları öldürdünüz” türü argümanlardan başka çıkarılabilecek başka bir şey yok. Ekonomiye karşı uluslararası çapta göz göre göre yapılan ayar çekme girişimleri, Türk ekonomisinin ayakları üzerinde sağlam bir şekilde durabilme işini acilen yapmasını göstermiştir. “Rahibi bırakmazsan liranın değerini düşürürüm” türü küresel çaptaki operasyonlara boyun eğmemek için daha yapılacak çok iş var. Türkiye-Rusya-İran üçlü ittifakı ve özellikle Rusya ile ilişkiler çok önemli. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in her buluşmasında Batı’nın özellikle de ABD’nin tedirginliğine şahitlik etmek, meselesinin ciddiyetini açıkça gözler önüne seriyor. İşte bu yüzden; “Durmak yok, yola devam.”