Zamanın ruhu, bedenin aynasında değil, gönlün derinliklerinde yankılanır.

Kimi zaman bu yankı, bir fısıltı gibi usulca kulağımıza gelir; kimi zaman da bir kasırga gibi tüm benliğimizi sarar.

Gönül, insanı insan yapan, onu diğer varlıklardan ayıran en kıymetli hazinelerdendir; bir duygular deryası, bir düşünceler okyanusudur.

Kalbin katılımıyla gönül mamur olur, ruhun en nadide köşeleri aydınlanır.

Gönülden yapılan her iş, her ibadet, bereketiyle, samimiyetiyle kalpten kalbe sirayet eder, çoğalır ve büyür.

Bu büyüme, bir tohumun filizlenip ağaç olması gibi, zamanla derinleşir ve kök salar.

Gönülsüz yapılan her iş ise kuru bir kabuktan, ruhsuz bir bedenden farksızdır.

Bu kabuk, rüzgârın önünde savrulur, zamanla dağılır ve yok olur.

İçerisinden geçtiğimiz zaman dilimleri, gönülleri mamur etmenin, yıkılan yerleri onarmanın, eskiyen yanları yenilemenin bir vesilesidir.

Gönül, bazen dünya telaşıyla, bazen gafletle, bazen de günahlarla kirlenir, yıkılır, eskir.

Bu kirlenme, bir aynanın tozlanması gibi, ruhun yansımasını engeller.

Ramazan iklimi, gönlü yeniden inşa etmek, ona ferahlık vermek, onu güzelleştirmek için bir fırsattır.

Bu fırsat, bir bahar yağmuru gibi, gönül toprağını canlandırır.

Tevbeyle, duayla, zikirle, tefekkürle, sadakayla gönüllerimiz mamur olur, yıkılan yerlerimiz onarılır, eskiyen yanlarımız yenilenir.

Bu eylemler, bir nehrin akışı gibi, gönlü temizler ve arındırır.

Gönül, insanın iradesini, niyetini, duygularını, düşüncelerini, duruşunu, davranışlarını, eylemlerini ve faaliyetlerini şekillendiren bir merkezdir.

Bu merkez, bir pusula gibi, hayat yolculuğunda rehberlik eder.

İçerisinde bulunduğumuz Ramazan iklimi, bu merkeze nizam vermek, onu güzelleştirmek, onu doğru istikamete yöneltmek için bir vesiledir.

Bu iklim, bir gül bahçesi gibi, gönül dünyasını güzelleştirir.

Niyetlerimizi güzelleştirmek, duygularımızı arındırmak, düşüncelerimizi berraklaştırmak, duruşumuzu sağlamlaştırmak, davranışlarımızı örnek alınacak bir boyuta taşımak, eylemlerimizi salih amellere dönüştürmek için bir fırsattır.

Bu fırsat, bir kuyumcunun elindeki mücevher gibi, ruhun değerini artırır.

İçerisinden geçtiğimiz anlar, gönlümüzü sahibine adamak için eşsiz birer fırsattır.

Bu anlar, bir deniz kabuğunun içindeki inci gibi, ruhun sırlarını saklar.

Gönlümüz O’na doğru olsun.

Niyetlerimiz hayır, akıbetimiz hayır olsun.