Savaşların ve kargaşanın bitmediği coğrafyamızda, acılar da bitmiyor.

Büyük acılar yaşanıyor.

Acılar ve sancılarla yoğrulmuş bir coğrafyada yaşıyoruz.

Savaşların en büyük mağduru sivil halk olmuştur devamlı.

Bilhassa kimsesizler ve sahipsizler.

Suriye’deki savaş ve kaos 9 yıla yakın bir süredir devam ediyor.

Küresel güçlerin ülkedeki hesapları kaosu daha da derinleştirdi.

Büyük hesaplar yanında ‘küçük’ acıların, yaşanan dramların hiçbir önemi olmuyor.

Yerlerinden ve yurtlarından edilen insanlar güvenli yerlerde kamplarda yaşam mücadelesi veriyor.

Kamplarda çok zor şartlar altında, yokluk, yoksulluk ve mağduriyet içerisinde yaşama tutunuyorlar.

Kış ayı mevcut mağduriyeti daha da artırıyor.

Mazlum insanlar kamplarda, soğuk ve yağışlar karşısında savunmasız çadırlarda, çamurlar içerisinde hayata tutunmaya çalışıyorlar.

Kendilerine ulaşacak her türlü yardıma muhtaç durumdalar.

Bilhassa yağış ve soğuklardan koruyacak, onları sıcak tutacak her türlü yardıma.

Elleri ve ayakları üşüyen çocuklar, yürekleri donan anneler ve hastalığın pençesinde kıvranan yaşlılar.

Zor şartlar.

Savaşın istenmeyecek, çirkin ve acımasız yüzünü ve sonuçlarını bu kamplarda görmek mümkün.

Aç ve soğuktan üşüyen çocuğuna çare üretemeyen annenin yüreğindeki acının ne önemi olabilir, ‘büyük’ devletlerin ‘büyük’ hesapları yanında.

Ne önemi olabilir yaşanan onca acı ve dramın ‘büyük kazanımlar’ karşısında.

Gözlerimiz bu mağduriyeti görüyorken, yanı başımızda soğuktan etkilenen bu insanlara, sıcak hanelerimizde, içimiz sızlamadan, rahatsız olmadan, hiçbir şey yapmadan durabilir miyiz?

Merhamet insanoğluna yakışan en güzel elbisedir.

Şefkat insanoğlunun gösterdiği en erdemli davranışlardandır.

Merhamet ve şefkatimizi yitirmişsek, insanlığımızdan geriye ne kalır?

İdlib’deki kamplarda zor şartlar altında yaşayan bu mazlum insanlara elimizden geleni yapmamız, merhamet ve şefkatimizin, insanlığımızın bir gereğidir.

Avustralya’daki yangın

Dünyanın hali işte.

Bir yanı savaşlarla, soğuklarla imtihan ediliyor; diğer tarafı aşırı sıcaklarla, yangınlarla.

Her orman yangını, nerede olursa olsun, isterse dünyanın öbür ucunda olsun, yüreğimize düşüyor, nefesimizi daraltıyor.

Ağaçların cayır cayır yanması, ormandaki canlıların yangından dolayı yaşamını yitirmesi yürek burkan hadiseler.

Yangından kaçan hayvanların insanlara nasıl sığındığını, insanlara nasıl sarıldığını, insanların hayvanlara gösterdiği şefkat ve merhameti yansıtan o fotoğraf kareleri önemliydi.

Yeryüzünde galip gelmesini istediğimiz bir şey var ise, o savaşlar değil, şefkat, merhamet ve insanlık olmalıdır.

Yeryüzünü yaşanabilir bir yer yapacak olan anlayış savaş, kargaşa ve kaosla değil; ancak bu şekilde hayat bulabilir.