Kıbrıs’taki seçimi muhalefetteki Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) adayı Tufan Erhürman kazandı. Demokrasilerde, seçim salimen yapılmışsa, seçmenin özgür iradesi sandığa yansımışsa, sonucun ne olduğuna bakılmaksızın “hayırlı olsun” denir, çıkan tabloya saygı gösterilir ve kazanan kutlanır.

SEÇİM SONRASI MESAJLARI

Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimin hemen ardından, KKTC halkını ve Cumhurbaşkanı seçilen Erhürman’ı tebrik etti. Sözlerinin devamında “seçimin ülkelerimiz ve bölgemiz için hayırlı olmasını diliyorum. Türkiye olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını ve çıkarlarını Kıbrıs Türkü kardeşlerimizle birlikte her türlü platformda savunmaya devam edeceğiz.” dedi.

Erhürman da açık bir mesaj verdi: “Hiç kimsenin en ufak bir endişesi olmasın. Dış politikadaki tüm meseleler elbette Türkiye Cumhuriyeti’yle istişare içerisinde ele alınacak, yürütülecek.”

En yetkili makamlardan bu kadar net ifadeler gelmişken, farklı yorumlara yönelmek kimsenin yararına olmaz.

Kıbrıs’ı, Kıbrıs siyasetini ve seçimini Türkiye üzerinden modelleme hatasına düşmemeliyiz. Kıbrıs’ın sosyolojisi, sosyal ve siyasal dinamikleri kendine özeldir.

Kıbrıs’taki hiçbir parti, Türkiye’deki bir partinin uzantısı değildir. Hele tıpa tıp aynısı, hiç olamaz. Programları, projeleri, önerileri, vaatleri, yöntemleri farklıdır.

Türkiye ile Kıbrıs’ın yakın ilişkisi bizi, Türkiye’nin dengelerini Kıbrıs’ta aramaya yöneltmemelidir. Bulunan benzerlikleri zorlamak, öne çıkartmaya ve özetlemeye çalışmak yanlıştır. Küçük çağrışımlardan büyük sonuçlar üretmeyi denemek çıkmaz sokaktır.

YENİ UYUM, YENİ DENGE

Anahtar kavramımız; ‘uyum’. Uyumun sadece tek yolla ve yöntemle sağlandığını düşünmemeliyiz. Eski uyum gider, yeni uyum gelir. Önceki denge gider, yeni dönemde yeni bir denge kurulur.

Uyumun tek bir yolu/yöntemi olmayacağı gibi, birlikte politika belirlemenin yolu da tek değildir. Olamaz.

Seçim sürecindeki marjinal çıkışları, söylenen sivri sözleri genele yaymamak gerekir. Seçim sürecinin şartları farklıdır, kazanma motivasyonu bazı hassasiyetleri öne çıkarıp, bazılarını geriye atabilir.

Kampanya ifadeleri yanlış anlaşılacak kadar uçlara savurabilir. Seçimi kazanma yarışı ayrıdır, seçim sonrasında devleti sağduyu ile yönetmek ayrıdır.

KIBRIS’IN ÖNEMİ

Dünya değişiyor, bölge daha hızlı altüst oluyor. Kıbrıs Türkiye için değerlidir, vazgeçilmezdir. Tersi de doğrudur. Türkiye de Kıbrıs için vazgeçilmezdir.

Doğu Akdeniz’in hassas dengeleri açısından Kıbrıs’ın jeopolitik değeri, güvenlik ve enerji rekabeti açısından önemi çok büyüktür, çok stratejiktir.

Dünyanın kalbini attığı yerdeki konumuyla Kıbrıs’ın güvenliği, bölgenin dengeleri ile sıkı sıkıya bağlantılıdır. Dolayısıyla ihmal edilemez.

YENİ DÖNEM

Seçim bitti. Seçime dair ne varsa geride kaldı. Peki bu seçim sonucu neleri değiştirecek? Belki küçük, sembolik adımlarla başlayacağız yeni yolu yürümeye. Kuruluşunun 42. yılında belki “yavru vatan” demekten vazgeçeceğiz. Yavru konumunda tutmaktan vazgeçeceğiz. ‘Yavru’ olmaktan çıkarıp bir genç olarak benimseyeceğiz.

Belki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) olan adını, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KTC) olarak değiştirip devam edeceğiz. Vazgeçilmezleri, değiştirilmeyecek olanları yerli yerine koyup, diğerlerini yeniden düzenleyerek birlikte yol yürüyeceğiz.

Bir gerçek var: ‘biz ayrılamayız.’ Çünkü Türkiye’nin bir ‘Kıbrıs davası’ vardır ve bedeli ödenmiş bir davadır.

Her Kıbrıs seçimi sonrasında, çağrışımları geniş ve tarihe dayanan bir söz olarak “Türkiye kazandı” denir. Bugün de öyle olmuştur. Aksi düşünülemez.