Bu yazımda küçük bir muhasebe yapmak istiyorum. Zira bu yazım İslâm iktisadî esaslarının amelî boyutuna geçmeden evvel olayın özünü oluştururan ilim meselesi kapsamında kaleme aldığım son yazımlarımdan olacak. Hatırlayacak olursak İslâm’ın bütün esaslarının amacını kulların dünya ve âhiret mutluluğuna erişebilmesi olarak tarif etmiş ve bunun yolunun da ancak ilim ve amelden (ef’âl-i mükellefîn) oluştuğu görmüştük. Bu ikisi arasında öncül bir bağ bulunduğu da kuşkusuzdur. İlim amelin öncülüdür. Amel ilimle edilir.

İlim çerçevesi bağlamında hakikî bilgi ile hakikî olmayan bilgi birbirine karıştırılabileceğinden dolayı ilmin belirli bir ölçüte nisbet edilerek, bu ölçüt vasıtası ile doğru olup olmadığına karar verilmesi gerekmektedir. Bu amaç doğrultusunda miʿyârü’l-ʿilm (ilmin ölçütü) yani mantık ilmi; kesinlik ifade eden ilimleri kesinlik ifade etmeyenlerden olanından ayırmaktadır. Haliyle mantık ilminin faydası akıl yürütme yoluyla talep edilen nazariyyat bilgisini elde etmek isteyenin tasavvur ve tasdikte doğru hüküm vermesini sağlamak ve kulları saadete ulaştırmaktır.

Bu satırlardan anlayabileceğiniz gibi tasdik edilmesi akıl yürütme yoluyla mümkün olan eşyaları idrak edebilmemiz ancak kanıt (hüccet) ile mümkündür ki bu hüccet akıl yürütme teorileri arasından kıyas (tümdengelim) olarak belirlemektedir. Bunun sebebine ve detaylarına burada değinmem gereksiz. Ancak elimizde doğru ve yanlış kıyas ihtimali söz konusudur. Akıl yürütme yoluyla talep ettiğimiz nazariyyat bilgisinin öncülü zaruriyyât (yakīniyyât) bilgisi yani kesin doğruluk ifade eden ve zihnin zorunlu olarak kabul ettiği bilgiler olduğundan kıyasın öncülünün zaruriyyât (yakīniyyât) olması durumunda hüccet olarak kabul edilmesi mümkün olacaktır. Tümelden tikele giderek hüküm çıkarmayı ifade eden kıyas çeşitleri arasında sadece öncülleri zaruriyyât (yakīniyyât) bilgisinden teşkil olan kıyaslarla nazariyyat bilgisine yani doğru bilgiye ulaşmak mümkün olduğundan burada geçerli olanın burhanî kıyas olduğunu anlıyoruz. Başka bir deyişle ancak burhânî kıyas gerçeğin ortaya çıkmasına ve zaruriyyâta (yakīniyyât) hasıl olmaktadır.  

Mantık ilminin varlık meselesi bağlamında “varlık meselesi : cevher ve araz” meselesi bağlamında bahsedilen araz kısmının nicelik (kemiyet) hususu Matematik ilmi metodolojisinin temelini teşkil ettiğinden bu ilmin ispat yönteminin de bu çerçevede olacağı aşikardır. Ancak matematik ilmi bağlamında nazariyyat bilgisinin istidlâl yöntemi (hüccet) genel karşılıkta kıyas, kıyas çeşitleri arasında süregelen özel karşılıkta ise matematik kıyastır.

Vasıtalı dedüksiyonunun iki kolunu oluşturan kıyas ve matematik kıyas arasındaki birinci fark kıyasın yalnızca şekil bakımından doğruluk aramasına rağmen matematik kıyasın hem şekil hem madde bakımından doğruluk aramasıdır. İkinci fark kıyasta terimlerin keyfiyet; matematik kıyasta kemiyet ifade etmesidir. Üçüncü fark kıyasın büyük önerme hakkında bir tekrar olmasına karşılık, matematik dedüksiyonun önceden bilinmeyen yeni fikir ortaya koymasıdır.

Kur’an’ı rahmân öğretti. İnsanı O yarattı. Ona anlama ve anlatmayı öğretti. Güneş ve ay bir hesaba bağlı (olarak hareket ederler). Yıldızlar da ağaçlar da secde ederler. Göğü O yükseltti, denge ve ölçüyü O koydu ki dengeden sapmayasınız (Rahmân Suresi, 1-8. Ayet).

Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından kurtuluş olan Ramazan-ı Şerif'imiz mübarek olsun. Rabbim bizi hayırlısıyla Ramazan Bayramı'na eriştirsin.