Aklın, konu ve yüklemi sadece duyular vasıtasıyla doğrudan birleştirip tasdik ettiği önermeler, müşâhedât önermeler olarak adlandırılır.

Müşâhedât önermeler çerçevesindeki işlem, beş duyu marifetiyle oluyor ise hissiyyât olarak adlandırılırken; iç duyular marifetiyle kavranıyor ise vicdâniyyât şeklinde nitelendirilmektedir.

Yalan üzerinde ittifak etmeleri mümkün olmayacak kadar kalabalık bir topluluğun verdiği haber tarzındaki önermeler mütevâtirât önermeler şeklinde adlandırılırken; sezgi (hads) ile bir arada insan zihninde oluşan gizli kıyas marifetiyle aklın doğrudan konu ve yüklem arasındaki ilişkiyi kurarak verdiği hükümler hadsiyyât mertebesindeki önermeler şeklinde isimlendirilir. Tekrar tekrar yapılan deney ve gözlemler sonucunda, aklın konu ve yüklem arasındaki ilişkiyi kurmak marifetiyle verdiği hükümler ise mücerrebât (tecribiyyât) önermeler şeklinde adlandırılmaktadır.

Diğer taraftan zanniyyât mertebesindeki önermelerse büyük çoğunlukla doğru olmayan, zanna dayanarak verilen hükümlerdir. Bu çerçevede bir önerme veya hükümde konu ve yüklem arasındaki ilişki belirlenmekte, ancak bu ilişki çerçevesinde bir taraf kesin olarak tercih edilmemektedir. Bir taraf tercih edilse bile diğer tarafa da ihtimâl de verilebilir. Bu durumun bir neticesi olarak kesinlik ifade etmediğinden dolayı yakīniyyât mertebesindeki önermelere eş değer değildir.

Zanniyyât mertebesindeki önermeler; zâiât (meşhûrât), müsellemât, makbûlât, maznûnât, mütehayyilât, vehmiyyât şeklinde adlandırılan altı başlık altında toplanmaktadır.

Zâiât (meşhûrât) mertebesindeki önermeler, çok yaygın olmakla birlikte kabul gören önermelerdir. Başka bir deyişle üzerinde çoğunluğun ittifak ettiği görüş ve doğruları ifade etmektedir. Bu mertebedeki önermeler zayıflık ve kuvvet bakımından birbirinden farklılık gösterebileceği gibi birbiri ile çelişebilmektedir. Ancak ne kadar değerli olursa olsun, zâiât (meşhûrât) mertebesindeki önermelerin, evveliyyât mertebesindeki önermeler ile eşdeğer tutulması hiçbir zaman söz konusu olamaz. Elbette bir önermenin çok meşhur olması, bu önermeyi evveliyyât mertebesindeki önermelerden ayırabilmeyi zorlaştırabilir ki bu durumda bile, ilgili önerme ya evveliyyât ya zâiât (meşhûrât) mertebesindedir. İkisi bir arada bulunamaz.

Eşyaya ve olaya uygun olan evveliyyât mertebesindeki önermelerin doğruluğu hakkında ittifak bulunmakla beraber, başkalarının tanıklığına gerek yoktur. Ancak zâiât (meşhûrât) mertebesindeki önermelerin doğruluğu, zannî olduklarından belirli bir dereceye kadar tanıklık gerektirmektedir.

Müsellemât mertebesindeki önermeler, bir tartışma esnasında karşı taraf bakımından kabul edilmesi gereken önermeleri nitelemektedir ki bundan dolayı bir tartışma esnasında delil olarak kullanılabilirler. Başka bir deyişle müsellemât mertebesindeki önermeler; kendisine itiraz edilmeyen, tartışmasız olarak kabul edilen hüküm ve önermelerdir. Bu tür önermeleri kullanmaktaki amaç; tartışma esnasında muhatabı susturmak böylece herhangi bir kanıtlamayı kavrayabilmekten aciz olanları inandırmaktır.

Makbûlât mertebesindeki önermelerin doğruluğu, bu önermeyi söyleyen kişinin otoritesinden kaynaklanmaktadır. Şu hâlde makbûlât mertebesindeki önermeler, otorite ilkesidir. Adil ve sağlam kaynak tarafından verilen haberlerin kabul edilmesi marifetiyle meydana gelmektedir. Bu özelliğinden dolayı zâiât (meşhûrât) mertebesindeki önermelerde olduğu gibi kültürel farklılıklara göre değişiklik gösterebilir ki her kavmin diğerinden farklı makbûlâtı olabilir.

Maznûnât mertebesindeki önermeler “tersi de geçerli olabilir” şeklinde düşünülmek marifetiyle zannı galip veren öncüllerdir. Bu önermelerde ortaya konan bir hükmün, çelişik hükmünün gerçekleşme ihtimâli vardır. Bir kimsenin düşmanını yanına çağırmasının sebebi, düşmanına tuzak kurmak olabileceği gibi, dostu lehine düşmanı aldatmak da olabilir ki bu durum maznûnât mertebesindeki bir önermedir.

Mütehayyilât (muhayyelât) mertebesindeki önermeler, sadece tahayyül etmek marifetiyle ortaya konan ve doğru olmayan önermelerdir. Bunlar yalan olduğu bilinen öncüllerdir. O hâlde bu öncüller sevindirmek veya nefret ettirmek amacıyla nefsi etkilemek için kullanılırlar. Vehmiyyât mertebesindeki önermeler, gerçekte var olmayan birşeyi var gibi kabul ederek kuruntu (vehim) ile verilen hükümlerdir. Böylece algılanabilir şeylerden yola çıkılarak algılanamayan şeyler hakkında hüküm verilmektedir.