Coğrafyanın zorlamasına rağmen çölde çiçekler açıyor, denizler doldurulup gök delenler yükseliyor. Tabiatın şartları çok zor ama mücadele de o kadar çetin… Şimdilik insanoğlu kazanmış görünüyor. Mevlâ bir nimeti alınca başka biriyle açığı kapatma fırsatı veriyor.

Birleşik Arap Emirlikleri'nde hava haddinden fazla sıcak, yaz aylarında 50 dereceyi geçiyor. Küçük ülkede arazinin büyük çoğunluğu çölden oluşuyor. Deniz suyu dışında ciddi su sorunu var. Bu tabloyu duyunca “orada yaşanmaz”, dediğinizi duyar gibi oluyorum. Ama Dubai'yi, Abu Dabi'yi görünce kanaatiniz değişecek hatta çok şaşıracaksınız. Bu kadarı da olmaz diyeceksiniz ama daha fazlasını da bulacaksınız.

Tabii bu zenginliğin, görkemin ve kalitenin altında yatan birinci neden Mevlâ'nın bağışı doğal gaz ve petrol zenginliğinden kaynaklanıyor. Bu iki nimet, altyapıyı oluşturuyor. İşi yapmak için bir üst akıl gerekiyor. Uzun yıllar balıkçı kasabası olarak yaşamış bölgedeki insanın ticarî zekâsına hayran olmamak mümkün değil.

Birleşik Arap Emirlikleri, 7 emirlikten oluşuyor ama daha çok Dubai, Abu Dabi, Şarjah öne çıkıyor. Hatta Dubai, ülkenin başkenti olmamasına rağmen başkent olarak biliniyor, ülke markasından daha çok öne çıkıyor, tanınıyor. Üstelik Dubai, bir petrol şehri değil ticaret merkezi. Her şeyin iyisini, kalitelisini ve büyüğünü yapma stratejisi burayı öne çıkarıyor. Dünya insanının aradığı her şeyi bulacağı şekilde planlanmış. Açık havanın bunaltıcılığına çözüm olarak büyük kapalı alışveriş merkezleri sizi bekliyor. Klimalı mekânlardan dışarı çıkınca sıcak hava çarpabilir, dikkatli olmak lazım.

Pandemi nedeniyle sabit ve kapalı kalan insanlar, acısını çıkarırcasına yine kapalı pasajlarda marka kovalıyorlar. Şehir sürekli büyüyor ve genişliyor. Kolayını bulmuşlar; yer az olunca deniz dolduruluyor, üzerine dev binalarla yeni ve medenî kolhozlar oluşturuluyor. Bu defa Gelecek Müzesi’ni görmemizi tavsiye ettiler. Müzeyi görebilmek için çok önceden organizasyon yapılıyor. Hat sanatıyla süslenmiş binada insanlar geleceğe yolculuğa çıkarılıyor. Uzay aracı tarzı asansörle yukarı çıkılırken dış dünyaya yolculuk yapıyorsunuz. Makro kozmoza yola çıktık ama mikrokozmoza gelemedik. Çağımız insanının sorunu bu; "Her yere gidiyor ama kendine gelemiyor."

Dünyanın en yüksek binalarını burada görmeniz mümkün. Hatta en yükseği Burc Halife'yi görünce etrafındaki dev binaların ne kadar küçük olduğunu fark edeceksiniz. Binanın kendisi turizmin hizmetinde; etrafı alışveriş merkezleri ile dolup taşıyor. Dünyanın en ünlü markaları şık düzenlenmiş, kaliteden ve masraftan kaçılmamış dükkânlarda müşteri bekliyor. Müşteriler ise dünyanın her yerinden gelmiş, en az görünenler ise yerli Araplar.

Geleneksel desenler ve mimarî de olmasa yabancı birinin bu ülkeyi tanıması mümkün değil. Dükkânlarda çalışanların büyük çoğunluğu Hint yarımadasından. Dubai fazla öne çıkınca petrol zengini başkent Abu Dabi atağa geçmiş. Hızlı bir binalaşma ve çevre düzeni oluşturmaya çalışıyorlar. Çölü yeşertmişler. Şehir çölün ortasında yeşil bir vaha görünümünde.

Zengin doğal kaynaklar akılla birleşince başarılı bir sonuç ortaya çıkmış. Mevlâ serencamlarını hayr eylesin.