Türkiye yıllarca sermayenin vesayetinden çok çekti.

Klasik tabirle “distribütör zenginleri” Cumhuriyet’in ilk döneminde, yabancılar tarafından seçildi ve bu “elit” kitle uygun zamanlarda aparat olarak kullanıldı. Devlet içinde vesayet odağı haline gelen bu seçkinci zengin kitle çoğu darbe olayından pek çok siyasi operasyonlara kadar çeşitli şaibelerin içinde yer aldı. Bu tayfa bu şekilde de yakın tarihin serencamı içinde kirli ilişkileri ile birlikte anılmaya devam edilecekler.

Gelelim “ yeni türev sermaye sahipleri”ne. Bu kesim için iddialı cümleler kurmak istemiyorum, biraz daha zaman vererek görmek gerek. Bakalım ilerleyen yıllarda isimleri nasıl anılacak? Hala sürecin içinde olduğumuz için öncelikle vakıayı ortaya koymaya gayret edelim.

Ne oluyor?

BİM, A-101, ŞOK ÇETELEŞİYOR MU?

Kapitalist sistemin piramidinde en tepede oturanlar var. Ve biz zannediyoruz ki sistem gereği kendi aralarında rekabet içindeler. Sahada işler öyle olmuyor.

Piramidin tepesine çıkanlar arasında BİM, A-101 ve ŞOK market sahipleri de var. Ve halkın arasında çığ gibi büyüyen bazı iddialar söz konusu.

Buna göre bu marketler kendi aralarında kurduğu mesajlaşma gruplarında ürünlerin fiyatlarını birlikte ortak kararla belirliyor ve müşteriyi de bu anlamda kendilerine mahkum ediyorlar. Piyasa fiyatlarını tek elden belirliyorlar, rakip gibi görünseler de anlaşmalı olarak organize bir şekilde bazı şeyleri halka dayatmış oluyorlar.

Diğer bir tartışma konusuysa şu; bu şirketler “ucuz market” iddiasıyla ortaya çıkan kurumlar olmasına rağmen neden sürekli zam yapıyorlar? Ülke ekonomi koşullarının parametreleri olan akaryakıt fiyatları stabil ve döviz stabil olduğu halde, bununla birlikte hükumet, fiyatların inmesine dönük destekleyici politikalar geliştirdiği halde gıda fiyatları neden uçuşta? Realitede karşılığı olmayan suni bir zam uygulaması söz konusu.

Şu çok açık bir gerçeklik; bu zincir marketler istihdam, perakende ve üreticiler üzerinden kurdukları sistemle büyük bir güç elde ettiler. Şimdi bu gücün halkın zararına, kendi şirketlerinin de menfaatine yönelik kullanıldığını gözlemliyoruz.

BU MARKETLER NE KADAR BÜYÜK?

Rakamlara bakalım.

Kamuoyu Aydınlatma Platformu’na yapılan açıklamaya göre BİM, 2022’nin ilk altı ayında 61,3 Milyar TL ciro yaptı. Geçen yıl aynı dönemde 32,7 Milyar TL ciro yapan BİM, satışlarını % 88 oranında arttırmış oldu. BİM, bu yılın ilk yarısındaki kârlılığını da % 4,9 seviyesine ulaştırmış oldu. BİM toplam mağaza sayısını 11.065’e ulaştırdı.

A-101 2021 sonu itibarıyla 11.000'in üzerinde mağazasıyla ile hizmet vermektedir.

2022 yılının ilk 9 ayında 894 yeni mağaza açan ŞOK Marketler'in toplam mağaza sayısı ise 10 bin 141 oldu.

GÜNDEMDEKİ TARTIŞMA NE?

MHP lideri Devlet Bahçeli zincir marketlere dönük sürpriz bir açıklama yaptı: “Sürekli zam yapan zincir marketlerin FETÖ ile irtibat ve ilişkisinin titizlikle araştırılması gerektiğine inanıyoruz.” Dedi.

BİM İcra Kurulu Üyesi Galip Aykaç’dan ise karşı açıklama geldi. Konuşması uzun… Ancak şu çıkışı pek çok kişiyi rahatsız etti. Aykaç, “Biz bu ülkenin temel taşlarıyız. Bu temel taşları yerinden oynatmaya bunların güçleri yetmez. Bre ahlaksızlar. Bre densizler.” Dedi.

“YERLİ SERMAYE” TOPLUMSAL FAYDAYI GÖZETİR

BİM temsilcisinin üslubunu elitist ve üstenci buldum. Kibir kokan her tutum beni acaip derecede irrite eder.

Marketlere ben de bir vatandaş olarak bakıyorum. Şahsen kar yapma hırsının çok güçlü olduğunu gözlemliyorum.

Dünya, pandemi sonrası Ukrayna ve Rusya arasında yaşanan savaştan çok ciddi yaralar almışken ve biz de ülke olarak ekonomik bir seferberlik yaşıyorken bu marketlerin elini taşın altına koymaması çok üzücü.

Ben şuna bakarım. Bu marketler, ekonomik mücadele kapsamında sürece olumlu bir katkıda bulundu mu? Hayır.

Daha çok halkta, fırsatçılık yaptıklarına dair bir düşünce oluştu.

İşte sorun da bu zaten.

Bir okuyucum yazmış: “Pandemide toz mayayı 12 kat fiyatla sattı bu market.”

Toplum yıllarca temiz, helal ve görece uygun ürün almak adına sadakatle alışveriş yaptı bu zincir marketlerden fakat zor zamanda vefa göremedi.

Tek taraflı bir “duygu” varmış… Muhatap; olaya tamamen kapitalist ve kazanç odaklı bakıyormuş. Toplum bunun şokunu yaşıyor maalesef şu an.

Oysa ki halkın ve devletin içinden geçtiği zorlu süreçlerde her kurum yapabildiğince elini taşın altına koymalıdır.

Pandemide gördük iyi örnekleri… LCW, halka dağıtılmak üzere maske üretti. Selçuk Bayraktar öncülüğünde BAYKAR ise yerli solunum cihazı üretti.

Bu açıdan bakıldığında zincir marketler, en hafif tabirle bu milletin sükut-u hayalidir.

YAPILAN YANLIŞLAR

Bir semtte 10’ar tane bu marketlerden açılmasına izin verilmişse bu durum kartelleşmeyi getirir. Yanlıştır.

Bakkal ve yerli mahalle sakinlerinin idare ettiği marketlerin teşvik edilmemesi de bir yanlıştır. Bu yanlışta mahalle sakinlerinin de büyük payı vardır.

ÇÖZÜM NEDİR?

Kayyum fikri yanlıştır. Türkiye hukuk devleti pozisyonundan taviz veremez.

Burası Rusya değil. Putin’in patronları toplayıp, belge imzalattığı gibi bir ortamı, bu ülkede uygulamak; ileriye gitmek olmaz.

Ceza ve sıkı denetim şarttır.

Cezalar arttırılmalı.

Rekabet kurumundan belediyelere pek çok ilgili sorumlu kişilere çok iş düşüyor.

“Bir zincir market markasının şu kadardan fazla şubesi olamaz” şeklinde kanun çıkartılması faydalı olabilir.

Tarım Kredi Kooperatifleri çözüm değil. Gözlemime göre; görece bazı ürünlerde uygun ama kaliteli ürün sunmaya odaklı bir yapısı var.

Bu marketlere ek olarak, devlet yeni bir market yapılanmasına gidebilir. En uygun fiyat politikasının uygulanacağı, orta kalite ürünlerin düşük gelirli halka sunulacağı yeni bir market zincirinin kurulması toplumun elini rahatlatacaktır.

HÜKÜMETİN HAMLELERİNİ BOŞA ÇIKARMA ÇABASI MI?

Bu soru önemli.

Bu üç harfli marketler daha fazla kar hırsıyla mı hareket ediyor?

Bahçeli’nin ortaya koyduğu argüman üzerinden konuya bakarsak mevzunun bir arka planı olabilir mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “halkımı enflasyona ezdirmeyeceğim” diyor.

Asgari ücrete bir sene içinde iki kere ciddi anlamda artış sağlandı. Neden? Tencereler kaynasın, asgari yaşam koşullarında kötüye gidiş olmasın diye.

Burada bu politikaya bir darbe yapma çabası var mıdır? Bu marketlerin organize biçimde hareket etmesinin bir motivasyonu da siyasi olabilir mi? Bu sorunun cevabını okuyucularıma bırakıyorum.

BOYKOT

Kibirli konuşma sonrası ben çok soğudum. Kibir, iticilik, halka üstten bakma..

Bir vatandaş olarak kendime söz veriyorum. Hiçbir zincir marketten alış-veriş yapmayacağım. Baronlar değil, vatandaş kazansın, devlet kazansın. Toptancı büyük marketler, tekil mahalle marketleri, bakkallar ve Tarım Kredi Kooperatifleri ne güne duruyor?

Ben boykot yapacağım.