Türkiye seçim sürecini kurallara uygun ve suhulet içinde tamamladı.

1950’den itibaren gelişen demokrasi tecrübesi, kökleşerek yolculuğuna devam etmekte.

Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye demokrasisine kattığı üç önemli husus var. Birincisi; askeri vesayeti bitirmesi, ikincisi; darbeciliği sönümlendirmesi ve üçüncüsü de Başkanlık sistemiyle oluşan yeni pratikle birlikte yasamanın yürütmeyle daha koordineli ve proaktif çalışması.

Başkanlık sistemiyle birlikte seçim sonrası hem kısa sürede güçlü bir hükümet kurulabiliyor hem de Mecliste ‘çok seslilik atmosferi’ hâkim oluyor.

Bakınız 28 Mayıs’ta seçimin ikinci turunu tamamladık. Bir hafta içinde Meclisin 28. Dönemi’nin açılışı ve milletvekili yeminleri gerçekleşti. Bugünse kabine açıklanacak ve yeni hükümetin tablosu netleşmiş olacak.

Koalisyon dönemlerini hatırlarsak hükümetin kurulması, kaosu doğuruyor ve yönetimde büyük bir boşluk oluşuyordu.

Yeni sistemde istikrar vurgusu en temel hakikat olarak pratize edilmiş oldu.

Meclise baktığımızda 16 siyasi parti vekilleriyle temsil ediliyor.

Demokrasinin “temsilde adalet, yönetimde istikrar” vurgusu parlamenter sistemin imkânsızı gibi görülürken, yeni sistemde bu iki kavramın hayatın doğal akışı içinde açığa çıkmış olduğunu gözlemledik.

Bu tablo; toplumdaki çoğu kesimin sesini duyurma fırsatını yakaladığı bir atmosferi oluşturdu.

Bu çokseslilik ve renk yelpazesi, istikrarlı bir hükümetin kurulmasına engel teşkil etmedi.

Şu dakikadan sonra artık kabineye odaklanılacak ve politikalar öncelik sırasına göre hayata geçirilecek.

Eş zamanlı hayata geçecek pek çok konu var. Ekonomiden aileye, kültürden göç meselesine kadar çeşitli sorunlar toplumun gündeminde tartışılmaya devam ediyor.

Vatandaşın seçim ve ülkenin bekası nedeniyle ötelediği pek çok konu, bohçadan çıkarıldı. Halk şu dakikadan sonra ne yapılacağını gözlemlemekte.

Ülke büyük bir sınav verdi. Tehditler bertaraf edildi. Şimdi Türkiye Yüzyılı için besmele çekme zamanı.

Şu süreçte toplumun çekirdek çay eşliğinde takip edeceği bir konu daha var ki evlere şenlik.

Bakalım muhalefette ne değişecek? Sorumluluk alıp yenilginin bedelini ödeyecek kaç kişi çıkacak?

Seçim yenilgisini kısa sürede hazmeden ve sırıtan ifadeyle Meclis açılış törenini “misafir” kısmında izleyen Kılıçdaroğlu, parti koltuğundan kalkmaya pek niyetli değil.

CHP için ön görüsüzlüğün ve siyaseti, etik dışına çıkarmanın bedeli ağır oldu.

Kılıçdaroğlu artık vekil bile değil.

Bakalım seçim sath-ı mahallinde büyük cümleler kuran bu zat, şimdi bu üstenci cümleleriyle empati kuracak mı, göreceğiz.