Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a yapılan suikastın ardından aklıma gelenleri yazmak istiyorum.

Öncelikle bu saldırı hem Rusya’ya hem de Türkiye’ye yapılmıştır. Rus uçağının düşürülmesinin arkasında kim varsa bu suikastın da arkasında o var. Bu suikast Suriye’deki güç savaşından bağımsız değildir. Bireysel bir eylem olarak düşünmek imkansızdır. Rusya Türkiye ilişkilerine zarar vermeyi de hedeflemiştir. Ama başka hedeflerde söz konusu. Benim aklıma saldırının ardından Amerika geldi. 15 Temmuz darbe ve işgal kalkışmasında da Amerika aklıma gelmişti. Sadece benim değil, büyük bir kesimin aklına da geldi.

Elbette ki katil Mevlüt Mert Altıntaş’ın soğukkanlı ve profesyonel davranışı bireysel bir eylem olmadığını ortaya koyuyor. Katil Altıntaş, hem devletin verdiği polis kimliğine hem devletin silahına, hem devletin ona güvenine hem de meslektaşlarına ihanet etti. Bu ihaneti kendi başına gerçekleştirmesi imkânsız.

Bu suikasttan şunu da anlıyoruz; FETÖ çok tehlikeli ve yeraltına inmiş bir terör örgütüdür. Bunun devletten tamamen temizlenmesi gerekiyor.

KPSS’nin kaldırılması gerektiğine de inanıyorum. Çünkü KPSS sistemini kurduran da FETÖ’dur. Sınavlarda başarı elde etmek her şey değildir. En iyi üniversiteyi bitirmek, hatta doktora vs. yapmak da yeterli değildir. Vatana, bayrağa sadakat çok daha önemlidir.  Ezbercilikle ya da kopya ile sınavı kazananlar, kazanamayanlardan daha üstün olduklarına inanmıyorum. Bu nedenle bu sistemin değişmesi gerektiğini düşünüyorum.

Değişmesi gereken başka şeyler de var bence. Mesela tüm polis ve asker kimlikleri, tüm devlet memuru kimliklerinin de değişmesi gerekiyor. Devletin gizli sistemlerinin de değişmesi gerekiyor. Yeni bir yapılanmaya ihtiyacımız var.

Türkiye’nin terörle mücadelede son dönemin en başarılı operasyonlarını yaptığını sakın unutmayın. Sadece yurt içinde değil, Fırat Kalkanı operasyonu ile sınırlarının ötesinde de bu başarıya imza atmaktadır. Bu başarıya imza atan Türk Silahlı Kuvvetleri’ni de kutlarım. Suikastın uluslararası boyutta gerçekleşmesindeki bu önemli unsuru da unutmayalım.

Türkiye’nin bu mücadelesi dünyaya barışın hâkim olması mücadelesidir.

Kaos yaratmak isteyenler İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu da hedef almaktadırlar. Terörle mücadeledeki önemli başarının arkasında, Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın tam desteği ile canla başla çalışan bir Bakandır Süleyman Soylu. Söylemleri kadar eylemleri de Türkiye milletinin gönlünde taht kurmuştur. Bakanımıza da devletimize de sahip çıkmak zorundayız. Birlik ve beraberliğimizi zedeleyecek her türlü algı operasyonlarına karşı da dikkatli olmalıyız.

Şunu da hatırlatayım, suikastın hemen ardından WhatsApp mesajları yağmaya başladı. Bu mesajlarda suikast görüntüleri, peşinden de suikastçı polisin gizli olması gereken resmi personel kaydının görüntüsü de vardı. Bunda da art niyet arıyorum. Çünkü bu algı ile polise olan güveni zedeleme çabası vardır.

FETÖ 15 Temmuz’da Cumhuriyet tarihinde ilk kez, devletin içine soktuğu üyeleri aracılığı ile alçakça darbe ve işgal kalkışmasında bulundu. Meclis’ini bombaladı, devletini bombaladı, polisini bombaladı, vatandaşına kurşun sıktı.

Ve FETÖ yine, Cumhuriyet tarihinde ilk kez Ankara’da Rusya büyükelçisini suikast sonucu öldürdü.

Başaramayacaklar…