Suriye rejimi lideri Beşşar El-Esed, 11 yıl aradan sonra Birleşik Arap Emirlikleri’ni (BAE) ziyaret ederek Dubai Emiri Raşid bin Muhammed El-Mektum ve ülkeyi fiilen yöneten Abu Dhabi Veliaht Prensi Muhammed bin Zayid El-Nahyan ile görüştü.

El-Nahyan, Şam’la işbirliğini güçlendirmek istediklerini ifade ederek, Suriye’nin “Arap güvenliğinin temel direklerinden biri” olduğunu söyledi.

Rejim yanlıları “tarihi” olarak niteledikleri ziyareti “büyük bir zafer” gibi sunarken Washington, BAE’nin Beşşar El-Esed’i ağırlamasından “derin rahatsızlık ve üzüntü duyduğunu” öne sürdü.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, önceki gün yaptığı açıklamada, Suriye rejimiyle temasa geçmeyi düşünen ülkelerden rejimin son 10 yılda Suriyelilere yaşattığı korkunç zulümleri dikkatlice tartıp ölçmelerini talep ettiklerini söyledi.

Beşşar El-Esed’in BAE ziyareti ve ABD’nin tepkisi, ikiyüzlülüğün en çarpıcı örneklerinden biri.

Arap Baharı’nın başından itibaren halkların demokrasi taleplerine karşı diktatör rejimlerin safında yer alan ve daha da ötesi devrimlerin gerekirse kanlı darbelerle bastırılması operasyonuna en büyük desteği veren BAE, Yemen’de olduğu gibi Suriye’de de rejim karşıtlarının yanındaymış gibi görünerek muhaliflerin bölünmesi ve devrimin başarısızlıkla sonuçlaması için çalıştı.

Bir yandan Beşşar El-Esed’in annesini ve kız kardeşini Dubai’de konuk ederken, diğer yandan Suriye rejiminin cinayetlerini eleştiriyordu.

Örneğin, BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayid El-Nahyan 2012’de Paris’te düzenlenen “Suriye Halkının Dostları” toplantısında yaptığı konuşmada, Suriye rejiminin katliamlarına son verme çağrısında bulunarak, “Katliamları durdurmak için Suriye halkından kaç kişinin daha ölmesi gerekiyor? Ne zaman seyretmeyi bırakıp rejime “Artık yeter” diyeceğiz?” demişti.

Bir yanda bu tür açıklamalar yapılırken diğer yanda Abu Dhabi’den muhalif liderlere BAE yapımı “Thuraya” ve İngiliz yapımı “Inmarsat” uydu telefonları gönderiliyordu.

Söz konusu telefonların şifrelerinin daha sonra Şam ile paylaşılması sonucu 2012-2014 arasında onlarca muhalif lider rejim güçlerince yerleri tespit edilerek öldürüldü.

Beşşar El-Esed’in BAE ziyaretine şaşırmamak gerek.

BAE, dönemin şartları gereği 7 yıl kapalı tuttuğu Şam Büyükelçiliği’ni 2018’in sonunda yeniden açmış ve münafıklığı bırakıp açıktan oynamayı tercih ederek Suriyeli muhalifleri “terörist unsurlar” olarak nitelemişti.

Suriye konusunda ikiyüzlü politikasını sürdüren ABD’nin Beşşar El-Esed’in BAE ziyaretinden rahatsızlık duyduğu iddiası da kesinlikle inandırıcı değil.

İsrail’in talebi doğrultusunda rejimi ayakta tutanın Washington’dan başkası olmadığını hâlâ görmemek için kör olmak gerek.

Ukrayna’yı işgal operasyonu üzerine Rusya’ya karşı topyekûn harekete geçen Amerika ve Avrupa, Suriye’de çok daha fazlasını yapan Putin’e ve Beşşar El-Esed’e karşı adeta kılını dahi kıpırdatmadı.

Washington Beşşar El-Esed’i “meşruiyetini kaybetmiş bir lider” olarak gördüğü iddiasında samimi olsaydı, PKK/YPG’ye tırlar dolusu silah ve mühimmat gönderirken Suriyeli muhaliflerin kendilerini ve masum sivilleri varil bombalarından korumak için ihtiyaç duydukları gelişmiş silahları temin etmelerine engel olmazdı.