ABD’nin 47. Başkanı Donald Trump, 20 Ocak’ta Kongre binasında düzenlenen ve kralların taç giyme törenlerini andıran ayinimsi bir törenle yemin ederek göreve başladı. Bu törenle ilgili söyleyecek çok şeyimiz var ama şimdilik bunu bir tarafa bırakıp Trump’ın, göreve başlamasının üzerinden henüz bir hafta bile geçmeden Gazze’nin geleceğine dair sarf ettiği talihsiz ve kabul edilemez sözleri üzerinde durmak istiyorum.
Hepimiz Trump’ın ikinci dönemindeki Orta Doğu politikasının yine İsrail merkezli olacağını tahmin ediyorduk. Hatta Gazze’deki savaşı durduracağını vadederken bile, bırakın İsrail’in Gazze’yi yerle bir etmesine ses çıkarmayacağını, Batı Şeria’nın ilhakına da yeşil ışık yakacağını defaten söylemiştik. Ancak 19 Ocak’ta Gazze’de yürürlüğe giren ateşkesteki Trump’ın rolü, bu sefer daha farklı olacağına ve Trump’ın İsrail’in değil, ABD’nin çıkarlarını gözeteceğine inanmak isteyenleri ziyadesiyle ümitlendirdi.
Aslında bizim için şaşırtıcı olmayan ancak Trump’tan çok şey bekleyen kesimleri hayal kırıklığına uğratan açıklama ise 25 Ocak’ta Trump’ın yangından etkilenenleri ziyaret etmek için gittiği Los Angeles dönüşünde başkanlık uçağında basın mensuplarıyla yaptığı söyleşide geldi.
Trump’ın Gazze hakkındaki sözleri şu şekildedir:
“Sisi ve Kral Abdullah ile konuşacağım. Mısır ve Ürdün’ün bu insanları almasını istiyorum. Muhtemelen bir buçuk milyon insandan bahsediyorsunuz, hepsini temizleriz. Bir şeyler olmak zorunda. Gazze şu anda tam anlamıyla bir yıkım alanı. Neredeyse her şey yıkılmış durumda ve insanlar orada ölüyor. Bu yüzden bazı Arap ülkeleriyle birlikte çalışmayı ve farklı bir yerde, belki de bir kez olsun barış içinde yaşayabilecekleri konutlar inşa etmeyi tercih ederim.”
Evet, yanlış okumuyorsunuz. Trump, Gazze’nin boşaltılmasından ve buradaki bir buçuk milyon insanın- kaldı ki verdiği rakam bile hatalı- Mısır ve Ürdün tarafından alınmasından bahsediyor.
Neymiş efendim, Gazze bir yıkım alanına dönüşmüşmüş ve artık bir şeyler yapılması gerekiyormuş…
Aslında Trump kesinlikle haklı. Artık bir şeyler yapılması gerekiyor ama yapılması gereken Gazzelilerin topraklarından çıkartılması ve buranın haraç mezat siyonist müteahhitlere peşkeş çekilmesi değildir.
Yapılması gereken; İsrail’in durdurulması, Gazze’nin yeniden inşa edilmesi ve iki devletli çözüm planının hayata geçirilmesidir.
Fakat Trump’ın bunları yapmasını beklemek maalesef hiç gerçekçi değildir. Zira Trump’ın kafasına, tamamen İsrail’in istediği doğrultudaki bu gibi planları sokan isim de hepimizin aşina olduğu birisi. Evet, Trump’ın damadı Jared Kushner’den bahsediyorum.
Şimdi Kushner’in Trump’ın Gazze hakkındaki sözleriyle ne alakası olduğunu açıklayalım. Hatırlarsanız 7 Ekim’den birkaç ay sonra Gazzelilerin Mısır tarafından alınması ve bunun karşılığında da Mısır’ın dış borçlarının silinmesi veyahut hatırı sayılı bir miktarda yardım yapılması şeklinde iddialar ortaya atılmıştı.
Hatta benzer iddialar Ürdün için de söz konusu olmuş ancak hem Mısır hem de Ürdünlü yetkililer böyle kirli pazarlıklar içerisinde olmayacaklarını, asla Filistinlileri kabul etmeyeceklerini açıklamışlardı. Bununla yetinmeyen Mısır ve Ürdün, bu konuda ısrarcı olunursa İsrail ile yapılan barış anlaşmalarını gözden geçirmek durumunda kalacaklarını açıklayarak iddiaların önünü kesmek istemişlerdi.
Biz bu konu burada kapandı diye düşünürken Kushner, 8 Mart 2024 tarihinde yani 7 Ekim’den tam beş ay sonra Harward Kennedy Okulu’ndaki Belfer Merkezi bünyesinde oluşturulan Orta Doğu İnisiyatifi’nin konuğu olmuş ve burada demokrasi ve yönetişim dersleri veren Mısır asıllı Prof. Tarık Mesut’un sorularını yanıtlamıştır.
İşte Kushner’in bu bir buçuk saat kadar süren programda söyledikleri, bugün Trump’ın ağzından duyduklarımızla bire bir örtüşmektedir.
Peki, 25 kitap okuyarak artık Orta Doğu hakkında her şeye vakıf olduğunu iddia eden ve Trump’ın ilk döneminde açıkladığı sözde “Yüzyılın Planı” isimli, Filistin’i ortadan kaldırma planın da beyni olan Kushner ne mi demiş?
Önce Gazze’nin kuzeyinden zorla çıkartılarak Refah’a doğru yönlendirilen Gazzelilerin Mısır’a transfer edilmesi gerektiğini söyleyen Kushner, daha sonra da eğer Mısırlılar bunu kabul etmezse Necef Çölü’nde güvenli alanlar yaratılması ve Gazze’deki insanların buraya taşınması gerektiğini söylüyor. Zira Kushner’e göre Gazze’nin altındaki yüzlerce kilometrelik tüneller ve burada istiflenmiş silahlar, mevcut hâliyle Gazze’ye yönelik planların hayata geçirilmesini engelliyormuş. Buranın tamamen temizlenip güvenli hâle getirilmesi için boşaltılması gerekiyormuş.
Kushner’e göre Filistinlilerin Gazze ısrarını da anlamak mümkün değilmiş. Zaten Gazze’nin tarihsel olarak da bir önemi yokmuş. Zira geçmişte Gazze’yi Mısır’ın da yönettiği vakiymiş ve Gazze’nin Filistinlilere ait olduğu söylemine takılmamak gerekiyormuş.
Evet, Kushner’in Gazze ile ilgili sözleri aşağı yukarı böyle. Aslında Kushner’in Filistin’in geleceği, iki devletli çözüm ve İbrahim Anlaşmalarıyla ilgili kulaklarınıza inanamayacağınız başka sözleri de var ve onları da sırası geldikçe paylaşacağız. O yüzden Kushner’in dâhiyane çözüm önerisini bir kenara kaydedip Netanyahu’nun Gazze vizyonuna kulak verelim.
İsrail medyası Mayıs 2024’te Başbakanlık Ofisi tarafından paylaşılan, “Gazze 2035 Vizyonu” şeklinde haberler yapmıştı. Bazı görsellere de yer verilen haberlerde, Gazze’nin Hamas’tan arındırılmasından sonra yeniden inşa edileceği ve Singapur gibi bir yere dönüştürüleceğinden bahsediliyordu. Tabii Orta Doğu’nun Singapur’u olacak bu Gazze’de Filistinlilerin yeri yoktu.
Hatta bu işgalci ve soykırımcı siyonist takımın aymazlığı öyle bir noktaya gelmişti ki ABD’de konuşlu bazı Yahudi emlak ajanslarının gelecekteki Gazze’yi pazarlamak için turlar düzenleyeceği ve hazırlanan maketler üzerinden Gazze’de planlanan konut projelerinin satışlarının başladığı şeklinde haberleri bile takip ettik.
Ama iş sadece bununla da bitmemişti. İsrail’in soykırımcı ve bebek katili başbakanı Netanyahu, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’un onur konuğu olarak 24 Temmuz 2024 tarihinde ABD Kongresine gelip neredeyse salondaki tüm vekillerin dakikalarca ayakta alkışladığı o fecaat konuşmasını yaptığında da Gazze’ye yönelik vizyonundan bahsetmişti. Netanyahu’nun vizyonunda ise tamamen silahsızlandırılmış, Hamas’tan temizlenmiş ve bir daha İsrail’e tehdit oluşturmayacak Gazze vardı.
Şimdi anlaşılıyor mu Trump’ın neden Gazze’nin boşaltılmasını istediği?
Çünkü İsrail’in bu planı çoktan uygulamaya konulmuştu ama biz bunu ancak bugün Trump’ın ağzından duyarak öğreniyoruz. Ama aradan geçen sürede bazı şeyler istedikleri gibi gerçekleşmemişti. Ne ABD’nin Gazzelilerin tahliyesi için kurduğu seyyar iskele amaca hizmet etmiş ne de Refah’ta köşeye sıkıştırılarak Mısır’a geçmeleri hedeflenen Gazze halkı topraklarını bırakmıştı. Hâl böyle olunca da Gazzelilerin tahliyesi planı sarkmış ve iş Trump’a kalmıştı.
Trump’ın bu sözleri Mısır ve Ürdün tarafından yoğun bir tepkiyle karşılanmıştır. Her iki ülke de hiçbir Filistinli mülteciyi almayacaklarını açıklarken böyle bir plana da taraf olmadıklarını belirtmişlerdir. Benzer bir şekilde Filistin yönetimi ve Hamas tarafından yapılan açıklamalarda; Filistinlilerin asla topraklarını terk etmeyecekleri vurgulanmış, Trump’ın sürgün ve göç planı kesin bir şekilde reddedilmiştir.
Tüm bu açıklamalara rağmen, hâlâ Trump’ın Mısır ve Ürdün’e baskı yaparak Gazze’deki Filistinlileri almalarını sağlayacağını umanlar olduğunu da paylaşmadan geçmeyelim. Çoğunluğu İsrail’e ve ABD’deki Yahudi lobisine yakın bu isimler; nihayetinde Mısır ve Ürdün’ün ABD’nin desteğine ve yardımına muhtaç olduğunu, ABD’nin maddi yardımları ve askerî desteği kesmesi hâlinde iki ülkede de iç karışıklar çıkabileceğini ve bunun da mevcut yöneticilerin koltuklarını kaybetmelerine yol açabileceğini söyleyerek aba altından sopa göstermektedirler.
Sonuç olarak, önümüzdeki günlerde Gazze merkezli bazı gelişmeler yaşanması kuvvetle muhtemel gözükmektedir. Bunlar İsrail’in arzu ettiği cihette mi olur yoksa tam tersi istikamette mi; şimdilik kesin bir şey söyleyemiyorum ama Trump’ın Orta Doğu politikasının züccaciye dükkânına giren fil misali etrafını kırıp dökerek ilerleyeceğini tahmin etmek zor olmasa gerek.
Nihayetinde bölgede yaptıkları şimdiye kadar Trump’a ekstra maliyet yüklememiştir. Nasıl 2017’de Kudüs’ün İsrail’in başkenti olduğu şeklindeki karara imza attıysa, bugün de Gazze’nin tahliye edilmesi kararını hayata geçirmek istemesi şaşırtıcı olmayacaktır. Sanırım bunun önündeki tek engel, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da Hamas ve Filistinliler olacaktır.