Kime sorsanız, herkes mutlu ve huzurlu olmak için çalışıp didindiğini; bu uğurda mücadele ettiğini söyleyecektir.

Çoğu zaman, hayatımızı çok farklı şekilde yönlendirebilecek imkânlardan yoksun olduğumuzu düşünürüz.

Bu düşüncelerin esiri olup elimizde olanlara değil, eksikliklere ya da eksikliklerimize odaklanırız.

Her adımda düşüncelerimizi, tutumlarımızı ve davranışlarımızı sanki mutsuzluğa doğru yolculuk etmek istiyormuşçasına şekillendiririz.

Bu durumda kendimizin önünde en büyük engel olarak dururuz.

Var olanın kıymetini bilmek yerine, yok olanın peşinden koşarız bir ömür boyu.

Mutluluk ve huzur arayışında ilk sormamız gereken “Ne yok?” ya da “Neler eksik hayatımda?” soruları değil, “Ne var?” ya da “Neler var yaşantımda?” soruları olmalıdır oysa.

Elimizde yok olana odaklanmak yerine, var olana bakmak mutlu eder.

Hâlbuki insan isteğinin, arzusunun, emellerinin sınırı yok.

Bu istekleri, nefsin arzu ve emellerine bağlayıp yok olanın peşine sürüklenmek; var olanı da kaybettirir insana.

Bir şeyi gerçekleştirmek isterken sahip olduklarımızdan yola çıkmak, hedefleri o şekilde koymak akıllıca bir hareket olacaktır.

Hedeflerimize doğru ilerlerken karşımıza çıkan zorluklar bizi sıklıkla yıldırır veya engeller; ancak bu zorluklar aslında hayatın bir parçasıdır ve bizi güçlendirmek için oradadır.

Hayatta her zaman engellerle karşılaşacağız ve bazen imkânsız gibi görünen zorluklarla yüzleşeceğiz.

İşte bu zorluklar karşısında kendimizi yok olanın yok edici ve bitirici kıskacından kurtarıp; var olanın var edici ve rahatlatıcı ellerine bırakmamız gerekir.

Hayatta her şeyin bir bedeli olduğunu kabul etmek önemlidir.

Bu bedeli, uçsuz emellerimiz ve ihtiraslarımız uğruna elimizde olanları kaybederek ödememeliyiz.

Hedeflerimiz elbette olacak ama sahip olduklarımızı görmemezlikten gelerek değil.

Sahip olduklarımızı görmek, kıymetini bilmek ve takdir etmek hayattaki en büyük zenginliklerden biridir ve gerçek tatminin kaynağıdır.

Bu yüzden hayatın akışına kapılmadan önce sahip olduklarımızın kıymetini bilmeli ve her anı sevdiklerimizle dolu dolu, doya doya yaşamalıyız.

Bu da hayatımızda olanları fark etmekle başlar.

Hayatta her dönemeçte ne ile karşılaşırsak karşılaşalım, hangi zorluklarla boğuşursak boğuşalım, mutlu ve huzurlu olmak için ulaşamadıklarımıza değil; ulaştıklarımıza odaklanmamız, var olanı görmemiz gerektiğini asla unutmayalım.

Değer ve kıymet bilmek de bunu gerektirir haddizatında.