Yoldan geçerken bir arkadaşa denk geldim.

“Tanıdık başsavcı bulabildin mi?” diye sordu.

Samsun 3. Sulh Ceza Hâkimliği, henüz 22 yaşındaki üniversite öğrencisinin Ağustos 2014’te aldığı telefondan Eylül 2014’te ByLock sinyali geldiği gerekçesiyle tutuklu olarak yargılanmasına karar vermiş olmasından dolayı yazdığım ‘Başsavcı tanıdığı olan var mı!’ başlıklı yazımdan bahsediyordu.

Tanıdık başsavcı bulamadım ama 22 yaşındaki üniversite öğrencisi kızımız Ramazan Bayramı da dâhil 14 gün tutuklu kaldıktan sonra, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Babası buna da şükür diyor. Kendisi dışında ailesinin tamamının AK Parti’ye oy vermeyeceğini de ekleyerek.

Benzer bir ByLock mağduriyetini de ‘Müslümana gâvur eziyeti’ başlığıyla yazmıştım.

Bunda da mağdur bilgisi dışında üzerine alınan telefonda ByLock çıktığı için tam sekiz gün, ömrünün en berbat ve bir daha yaşamak istemeyeceği tam sekiz gününü Ankara Milli Piyango Spor Salonu’nda geçirmişti.

Yemek yemeye yer, banyo yapmaya vakit yok. 150 kişiye iki saat banyo zamanı. Salonda iki tuvalet, iki tane de havalandırma aspiratörü var.

Tuvalet için her zaman kuyruk ve kuyrukta altına kaçıranlar bile var.

Sürekli bir koku, sürekli bir gürültü, sürekli bir uykusuzluk.

İçeridekilerin tamamı ByLock şüphelisi; 80 yaşında telefonunda ByLock çıkanından, âmâ olduğu halde ByLock’tan gözaltına alınana kadar her çeşit vardı.

Sekiz günün sonunda kendisiyle birlikte 23 kişi hâkim karşına çıktı ve o da tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

O da kendisi dışında bütün bir ailesinin AK Parti’ye oy vermeyeceklerini söylüyor.

15 Temmuz’un 1. seneyi devriyesinde dikkat çekmek istediğim husus ve bunları yeniden hatırlatmamın sebebi şudur ki,  FETÖ mağdurlarının arasında hatırı sayılabilecek kısmı, özellikle son Bylock operasyonlarıyla gözaltına alınan, haklarında işlem yapılanların neredeyse tamamı AK Parti’ye mensup kişiler.

Hatta bu AK Parti nefreti bazen aileyi, sülaleyi de aşarak komşulara da sirayet ediyor.

Bir ailenin mağduriyetiyle AK Parti’ye oy vermeyi düşünmeyenlerin sayısı çarpan etkisiyle birlikte 15 kişiyi geçiyor. Mağdurların kendileri AK Parti’den vazgeçmeseler de ailelerine söz geçiremiyorlar.

Çünkü mağduriyetlerin nümayişi el altından çok geniş kitlelere ulaşabilecek şekilde yapılıyor. Muhalefet partilerinin yangına körükle gitmesini de göz önüne alırsak tehlike daha fazla büyüyor, büyüyecek demektir.

Ve bu böyle giderse, önce Mart 2019’daki yerel seçimler ve sonrasındaki Kasım 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar yığınlar halinde mağdur oluşturulacak.

Demem o ki, muhalefet, FETÖ’yü ve bilumum şer odaklarını arkasına alarak 2019’a hazırlık yapıyor.

Bu hazırlığın en önemli ayağını ise hala yargı oluşturuyor.

Ne demişti Kılıçdaroğlu, “Erdoğan 2019’da gidecek!”

Erdoğan’ı göndermeye çalışanların sinsi planlarını bozmak için yeni mağdurlar oluşturmayacak bir yargı yapılanmasına ihtiyaç var.

Dikkatli olalım zira şer cephesinde 2019 seçim çalışmaları başladı!