Bosna Hersek bugün Türkiye’den önemli bir misafiri ağırlıyor. En son 2012 yılında Başbakan olarak Bosna Hersek’e ziyaret gerçekleştiren ve burada kendisine Saraybosna’nın kurucusu Gazi İsabey İshakoviç adına ödül takdim edilen Erdoğan, bu defa Cumhurbaşkanı sıfatıyla Bosna Hersek’e tarihi ziyaret gerçekleştiriyor. Arnavutluk’un ardından gerçekleşen bu ziyaret, hem Bosna Hersek ve Balkanlar için hem de Türkiye için çok önemli ve anlamlı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan için Bosna Hersek ayrı bir öneme sahip. Çünkü, Bosna Hersek, merhum Aliya İzzetbegoviç’in kendisine emaneti. Merhum Aliya’nın hasta olduğunu ve durumunun ağırlaştığını öğrenen Başbakan Erdoğan, Brüksel’den dönerken, Saraybosna’ya ani bir ziyaret gerçekleştiriyor. Tarihler o gün 18 Ekim 2003 Cumartesi…Merhum Aliya, Koşevo Hastanesi’nin 4’üncü katında, oğlu Bakir İzzetbegoviç ve doktoru Prof. Dr. İsmet Gavrankapetonvic’le birlikte. Küçücük bir odada, büyük bir devlet adamı, hasta ve ölümünün son anları…Dışarıdan ziyaretçi kabul edilmiyor, merhum Aliya ise kendisinin yurtdışında tedavi edilmesi için gelen bütün teklifleri reddediyor. Kendisi için çırpınan doktoru ve oğlu Bakir İzzetbegoviç’e, sessiz bir şekilde, “Neden benim yaşamam için çırpınıyorsunuz. Sanırım gitme zamanım geldi. Ölüme hazırım, kendinizi o kadar üzmeyin” diyordu. Merhum Aliya, yatağında, gözleri ise ufukta, o çok sevdiği Bosnasını emanet edeceği misafirini bekliyordu, çünkü zaman daralmıştı. Bu nedenle son gücünü koruyor, son nefesini tutuyordu. Her zamanki gibi o mahzun bakışlarının altında bir hüzün, bir derinlik vardı. Çünkü bu lider büyük çileler çekmiş, tarifsiz acılar yaşamış, halkının katliamlarına, milletinin tarihten silinme girişimine tanık olmuş ve bunlara sonuna kadar direnmişti. Aliya çok yorulmuştu ve sanki son sözlerini söyleyip ruhunu öyle teslim etmek istiyordu. Ancak bir emaneti vardı ve o emaneti ehline teslim etmek için bekliyordu. Aliya bu bekleyiş içerisindeyken ansızın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyaretinin gerçekleşeceği bilgisi kendisiyle paylaşıldı. Doktoru İsmet Gavrankapetonoviç, o anı bana anlatırken, Aliya’nın bir anda yüzünde tebessüm belirdiğini, yatağından doğrulduğunu ve çok önemli misafirini heyecanla beklemeye başladığını ifade etmişti. Erdoğan içeri girdiğinde görüşme anında orada bulunan birkaç kişiden biri olan Gavrankaptanoviç, merhum İzzetbegoviç’in, bu sırada Erdoğan’a, “Bosnamı koruyun, Bosnama sahip çıkın. Bosnam sana emanet”dediğinin tanığıydı. Aliya, emanetini teslim etmişti, artık huzurluydu ve son olarak oğlu Bakir İzzetbegoviç’ten mısır unundan yapılmış “pura” talep etmiş ve onu yemişti. Bu ziyaretten saatler sonra, tarih 19 Ekim 2003 ve günlerden Pazar, saat 15.00 sularında Bosna Aliya’sını kaybetmişti. Aliya’nın vefatı sırasında ülke tarihinde görülmemiş bir yağmur başlamıştı, sanki gökyüzü bu büyük lider için ağlıyordu. Evet Aliya yüreklerimizde, dualarımızda, hatıralarımızda yerini hep muhafaza ederken, ülkesi Bosna Hersek, bugün Bilge Kral’ın emanet ettiği büyük lider Erdoğan’ı ağırlıyor.

Bana Bosna’da hep şunu söylüyorlardı, savaş sırasında Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olsaydı Sırplar bize soykırım yapamazdı. Gezi olayları sırasında gecenin bir vakti evimin kapısını çalan Bosna Hersek ordusunda General olarak görev yapan komşum, “Neler oluyor Türkiye’de, Erdoğan’a bir şey olur mu?” diye heyecanla sormuş ve eklemişti, “Şunu unutmayın Erdoğan’a bir şey olursa bizi burada yaşatmazlar” demişti. Yine 17-25 Aralık darbe girişimi sırasında, Türkiye’de birçoğu sipere yatmış ne olacak diye beklerken, 18 Aralık’ta Bakir İzzetbegoviç’in “’Başbakan Erdoğan sadece Türkiye’nin değil İslam dünyasının da lideri, herkes ona sahip çıkmalıdır” şeklinde sözleri, bendenizin yaptığı haberle arşivlerdeki  en anlamlı yerini almıştı.

Çünkü Erdoğan, Bosna Hersek demekti, Bosna Hersek ise Erdoğan demekti. Boşnaklar her zamankinden daha çok şimdi Erdoğan sayesinde kendilerini güvende hissediyor. Bosna Hersek’te 12 Ekim 2014’te yapılan ve hiç kimsenin şans vermediği SDA’ya, Bakir İzzetbegoviç’e seçimi kazandıran da zaten Erdoğan değil miydi? Çünkü seçim kampanyasında SDA ve Bakir İzzetbegoviç, Erdoğan’la, AK Parti’yle kurduğu yakın ilişkiden dolayı eleştiriliyordu. Bu eleştirilere en güzel cevabı Boşnaklar, sandıkta vermişti.

Şimdi hem Cumhurbaşkanımızın Bosna Hersek’e, hem de Boşnaklar’ın Erdoğan’a olan sevgisi hatrına özel müteşebbislerimiz, iş adamlarımız işsizliğin yüzde 45’leri bulduğu Bosna Hersek’e sahip çıkmalı ve yatırım yapmalıdır. Devletimiz zaten desteğini veriyor. Ziraat Bankası’nın daha önce 100 milyon avroluk kredisine, bugün 50 milyon avroluk kredi daha ekleniyor. TİKA zaten Bosna Hersek’te destanlar yazıyor…Şimdi taşın altına elini koyma sırası özel müteşebbislerimizde…