Asrın afetinin ardından iki hafta geçti. Geçen her gün kişilerin, kurumların gerçek niteliğini ve niyetini ortaya koydu. Türk milleti özündeki asaleti koruyor. Son yıllarda devlet ve millet olma vasıfları tartışmaya açıldı maalesef.

“Söz konusu vatansa gerisi teferruattır, vatan sağ olsun, şeriatın kestiği parmak acımaz.” gibi değer yargıları yerini “devlet mecbur yapacak, devlet vatandaşın emrinde olmalı” gibi anlayışlar toplumun eğitimli, varlıklı, hâli vakti yerinde insanlar arasında yayılmaya başlamıştı.

Unutulmaması gereken bir gerçek var coğrafyamızda: “Ya devlet başa ya kuzgun leşe.” Siyasetin sıkışmışlığını fırsat bilerek devletin ve milletin beka mücadelesi zedelenmemeli. Dairelere, binalara, sitelere sahip bazı insanlar zenginliğinin kibriyle yapılanlara burun kıvırmaya başlamışlardı.

Deprem zengini fakir etti, ailesinden onlarca kişiyi enkaz altında bırakan acılı insanları perişan etti. Mavi hayalleri siyaha çevirdi. Gelecek planlarını bedenlerle birlikte mezarlara hapsetti. Okul zili bekleyen öğrencilerin ve öğretmenlerin kulaklarında ambulans sirenleri çınladı.

İyi ve kötü günde insan olmanın farkında olan, devleti ve milleti kendi menfaatlerinin emrine almak istemeyen, en önemlisi Allah’ın kendisine verdiği tüm imkânlardan ihtiyaç zamanında ve ihtiyaç sahiplerine tereddütsüz infak eden, zor zamanlarda birliğin çimentosu olan bir büyük kitleye ihtiyaç olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.

YARDIM KAMPANYALARI

Yapılan güzel şeyler ancak gıpta ile karşılanmalı. “Ya hayr konuş ya sus” iletisi her daim geçerli. Deprem felaketinde insanlara ve devletin kurumlarına yardım eden iş adamları, şirketler, bankalar, sivil toplum kuruluşları görevlerini yaptılar.

Yardım kervanına katılmayan çok bütçeli şirketler ve bankalar elini taşın altına koymalı. Herkes kendi pozisyonuna göre bölgenin ve depremzedelerin yanında olmalı. Okullar 71 ilde açıldı. Öğrenciler mutlaka ama mutlaka depremzede öğrenci arkadaşlarına kullanılmak üzere yardım kampanyaları yapmalı. Böylece hem infak etmeyi hem de dayanışmayı bizzat yaşamış olur öğrenciler.

OKULLAR VE DEPREM GERÇEĞİ

Okullar açıldı, değişmeyecek gündem deprem. Öğrenciler ve tüm eğitim çalışanları bu süreci ne travmaya dönüştürmeli ne de basitleştirmeli. Deprem gerçeği tüm yönleri ile irdelenmeli ve dersler çıkartılmalı. Öğrencilerin yardım duygularını pekiştirici çalışmalara mutlaka yer verilmeli. Her okulda bir depremzede misafir öğrenci olma ihtimali var. Bu öğrencilerin psikolojisi dikkate alınmalı ve onlara destek olmanın yolları aranmalı.

"ÜNİVERSİTELER AÇILMALI" TALEBİ DİKKATE ALINMALI

Her şeyi eleştiren kötü niyetli insanların eleştirilerinin dışında pek çok aile ve öğrencide üniversitelerin mümkün olan en kısa sürede açılması beklentisi var. KYK yurtlarında kalan depremzedeler yapılacak konteyner kentlere ve bölgelerine dönebilirler. Farklı barınma imkânlarının oluşturulması sonucunda yurtlar boşaltılabilir.

Fakat burada da “Ne istediniz üniversite öğrencilerinden” gibi depremzedeleri kahreden yersiz tepki ve eleştirilere süreç kurban edilmemelidir.  Felaket büyük fakat Türk milleti de asil ve büyük. Bu acının üstesinden birlikte geleceğiz.