Olmakla, olmuş gibi davranmak arasında çok fark vardır.

Belki de insanın kendisine yapabileceği en büyük ezyetlerden biridir, olmadığı bir şeyin olmuş gibi rolünü yapmak…

Bu ikircikli durum, sonunda adamı takkiyeci yapıp hastalandırır. Bu hastalığın tıp lüteratüründeki adı mitomanidir.

Örneğin adam Kürt değildir ama Kürdüm diye bir kere yalan söylemişse, Kürtlerin arasında kaldığı müddetçe o yalanı sürdürmek zorundadır.

Sonunda bu yalana kendiside inanır.

Hele bir de her zor anında, menfaatleri söz konusu olduğunda yalan söylemeye alışmışsa sonunu hakgetire.

Bir devletin başkentinin tam ortasında o devlete karşı terör eylemiyle katliam yapılır, bu katliamdan siyasi menfaat temin etmenin en kolay yolunu tercih eder. Sonra menfaatı bunun tam tersini söylemesi gerektiğinde, sanki önceki sözü söylememiş gibi kolayca yalanının konusunu tersine çevirebilir.

Mitomani hastalarının dört duvarı yoktur ama bir çatının altında durduklarını kolaylıkla insanın gözünün içine baka baka iddia ederler.

Çatıyla duvar arasında bir bağın olup olmamasının onlar için bir anlamı yoktur.

Bir yerde topluca namaz kılınacaksa abdeste ihtiyaç duymaz.

İlke /prensip ve yöntemin, olması gerekenin ve hakikatin değeri yalanına malzeme olduğu kadardır.

Demokrasilerde mitomani hastalarından çok renkli siyasetçiler çıkar.

Mitomani hastaları yalanlarına itibar edildiğini gördüğü zaman müthiş cesaretlenirler. Onlara yaptırılamayacak hiç bir iş yoktur.

Hayır dedikleri vaki değildir. Kim ne isterse istesin ‘evet’ derler.

Evet demenin, vaat etmenin hesabı yoktur.

Graham Fullerin küçük finosu bu anlamda torpido ismeti de geçmiştir.

Dünya alemin PKK’ya terör örgütü demesi önemli değildir, önemli olan kendi obses benliğinin o an için temah ettiğidir.

Kendisinin bir kişinin desteklemesi, başkasının bin kişitarafından  desteklemesinden daha kıymetlidir.

Mesela eline sazı tutuşturup çaldırsanız ve dünyanın en güzel sesine sahip olduğunu söyleseniz, onu tutmanın imkanı yoktur, hemen lahmacun satmaya kalkar.

Bu hastalığın bir çok emaresi vardır ama ben bir örnekle yetineyim; En acılı günde, o acıdan kendilerine bir menfaat devşirebileceklerini anladıkların da yüzlerinde beliren şeytani gülümseme gibi kompulsiyonlara engel olamazlar…

Mitomaniler, ana/babalarının hastalıklarını, kendilerini mensup olarak gösterdikleri toplumun acılarını malzeme olarak kullanmanın ötesinde, kimsenin gözünün yaşına bakmadan malzeme oluşturabilecekleri ortamıda rahatlıkla kurabilirler.

Mitomani siyasetcilerde oluşan kompulsiyonlar her ne kadar topluma eğlenceli gelirsede, obsesif kişiliklerinden dolayı toplumun başını belaya sokabilme ihtimali yüksektir.

Bu bağlamda Graham fullerin küçük finolarına dikkat etmek lazım gelir.