İsrail İran’a neden saldırdı; amacının ne olduğunu günlerdir konuşuyoruz. Katil ve terörist devlet İsrail’in, Gazze saldırısından sonra kendisine coğrafyadaki azılı düşman olarak gördüğü İran’a, ağzıyla kuş tutsa da her ne yaparsa yapsın saldıracağını herkes biliyordu. Siyonist zihniyetin katliamlarına akıl ve mantık çerçevesinde bir makuliyet bulmak anlamsız zaten. İsrail kendi yandaşları için sadece bunu bir gerekçeye dayandırmak istiyordu. Batı için en kullanışlı gerekçe İran’ın bir türlü uymak istemediği nükleer programıydı. Amerika Irak’a saldırısında kimyasal silah varlığını nasıl gerekçe gösterdiyse İsrail de aynı şeyi yaptı. Saddam’ın devrilmesine giden süreçte Irak’ta olduğu gibi İran’ın kimyasal silah veya nükleer silah konusu uluslararası alanda tartışmalı bir mesele olmuştur.
İran silah üretmediğini, nükleer enerji üretimi amacıyla bir nükleer program yürüttüğünü defalarca ifade etti. Amerika başta olmak üzere bazı ülkeler, İran'ın bu programın arkasında nükleer silah geliştirdiği söylemine dayanarak ambargolara devam ettiler. Geçen hafta bu tartışmalara Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA), nükleer silahların yayılmasının önlenmesine yönelik yükümlülüklerini ihlal ettiğini açıklayarak İran’ın tezlerini açığa düşürdü. Bu karara göre söz konusu yükümlülüklerin ihlalinin devamı halinde İran, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne şikâyet edilebilir.
Nükleer silahsızlanma programına aykırılığa rağmen Netanyahu nükleer silah konusunu niye gündem dışı bırakarak Hamaney’in ortadan kaldırılmasını öne sürdü? Gerçekten şu an İran’da rejim karşıtı patlamaya hazır bir potansiyel mi var; varsa da bu potansiyeldeki insanların İsrail gibi bir devletin saldırısı karşısında ülke menfaatlerini geri bırakacaklarına dair nasıl bir eminlik içerisinde olduklarını anlamak mümkün değil…
Bu coğrafyada köklü geleneği olan kimliklerden biri olan İran kimliğinin, muhalif duyguların çok üstünde olduğu rejimi değiştirmek isteyenlerin düşman İsrail olunca rejimin yanında yer olacağını kestiremediler. Sonuç itibarıyla İsrail’in, Ayetullah Hamaney öldürülürse sorunun çözüleceğini düşünerek aslında İran yönetiminin baştan aşağıya değişmesiyle kendilerine kolayca yönetilebilir bir İran yaratma hevesi kursağında kalmış görünüyor.
İran’da büyük bir tahribata yol açan saldırıların etkisiyle İran’daki muhalefetin bir süre sonra fırsat bulup yapacağı hamle sonucunda ekonomik ambargo altında ezilen halkın da vereceği destekle rejim düşer mi? 2022'de Mahsa Amini'nin gözaltında ölümü sonrasında başlatılan protestolar, kadın hakları ve rejime karşı geniş kitlelerin isyanını kanla bastıran İran’ın; insan hakları, siyasi haklar ve fikir özgürlüğü konusunda karnesi korkunç derecede kötü. Bu süreçte "Kadın, yaşam, özgürlük" sloganıyla başlayan eylemler, İran genelinde toplumsal ve siyasi değişim taleplerinin yükselmesine neden oldu ve söz konusu talepler son bulmuş değil.
İsrail gibi bir düşmanın yanında yer almayacak İran'daki muhalefet, uluslararası toplumdan destek arayışında olmaya devam edecek. Bugün rejim devrilmeyecek ancak yarın için rejimin kalıcı olacağını söylemek kesinlikle mümkün değildir.