6’lı masa, yeni Anayasa taslağını paylaştığı toplantı için pek çok gazeteci gibi beni de davet etti.

Başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere 6’lı masa mensubu siyasi parti liderlerinin, kamuoyu önünde dillendirdikleri ve âdeta milletin hassasiyetleriyle dalga geçer mahiyetteki söylemleri sebebiyle bu davete icabet etmedim.

Rahatsız edici söylemlerin başında elbette ki FETÖ’ye mavi boncuk dağıtılması geliyor.

CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu, 15 Temmuz 2016’daki ABD adına taşeronluk yapan Fetullahçı Terör örgütü isimli şer şebekesinin, aralarında darbeye bizzat iştirak edenler, darbe günü gizlenseler de daha sonra şer şebekesinde üst düzey görev üstlendikleri ortaya çıkanlar gibi Kanun Hükmünde Kararname ile devletten uzaklaştırılan mensuplarının ‘tamamına’ yeniden görevlerine iade sözü verdi.

Kılıçdaroğlu bizzat kendi ağzıyla ve birebir ‘tamamını iade edeceğiz’ cümlesini kurmaya cüret etti. Bu amaçla gizli toplantılar yaptılar. ‘Fetullah Gülen’i ve cemaati’ terörist olarak görmüyorum’ diyenleri makamlarında ağırladılar. Bu kişiler Almanya’da Türkiye düşmanlığı yapmalarına rağmen ses çıkarmadılar. TSK’ya “kimyasal silah” iftirasını atan Tabipler Birliği Başkanı Fincancı’nın arkasında durdular.

6’lı masanın diğer müntesipleri de bu söylemleri -sessiz kalarak- âdeta onayladılar.

Böylesine bir garabet orta yerde dururken, ben bu davete icabet ettikten sonra mesai arkadaşım Mustafa Cambaz’ın Ömer Halisdemir’in, infaz etmek için kafasına sıktıkları kurşundan Allah’ın yardımıyla kurtulan, ancak ömrünün geri kalanını beynindeki o kurşunun hasarıyla geçirmek zorunda kalan Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan’ın, aynı yerde FETÖ’cü hainler tarafından kafasına sıkılarak infaz edilen şehit hemşehrim polis memuru Hasan Gülhan’ın yüzüne nasıl bakabilirdim?

O gece kurşunların, uçakların, tank mermilerinin hatta paletlerinin hedefi olan şehitlerimizin huzuruna nasıl varabilirdim?

CHP liderinin İstiklal’de 6 insanımızı şehit eden, Suriye’de her gün askerimize kurşun sıkan PKK-YPG konusundaki ipe sapa gelmez tavırlarına, İP lideri Akşener’in ‘parası’ hatırına Lütfü Türkkan’ın şehit bacısına ettiği küfrü yutmasına hiç girmiyorum bile…

Şehitlerimizin aziz hatırasına halel getirecek tavır ve davranışlardan kaçınmayan, bu milletin ‘vatana feda olsun’ diyerek bağrına gömdüğü şehit evlatlarını yok sayan 6’lı masanın söyleyeceklerinin de verecekleri sözlerinin de benim nezdimde hiçbir hükmü yoktur.

Bunun altını çizdikten sonra sormak istiyorum, siz hangi yüzle Anayasa’dan bahsediyorsunuz? Güldürmeyin adamı..

Niyetlerinin bu olmadığı da zaten Ankara’daki toplantıda ayan beyan ortaya çıktı.

Sözde demokrasi boyasıyla boyanmış, bir sürü laf kalabalığının, gereksiz değişiklik önerilerinin tanıtıldığı sunuma iliştirilmiş bir cümle, 6’lı masanın gerçek niyetlerini açık etti:

“Devlet ayrı, iktidar ayrıdır”

Evet, aynen bu ifadeyi koymuşlardı sunuma…

Bu ne demek biliyor musunuz? Daha birkaç gün evvel, soruları çalarak Jandarma’ya sızmış binlerce FETÖ iltisaklısının olduğu ortaya çıkmadı mı? Her geçen gün yeni bir FETÖ operasyonunda yeni kriptolar tespit edilmiyor mu?

Âdeta ‘Bu kadarı devleti ele geçirmeye yetmez’ diyerek mi KHK’lıların tamamını devlete geri döndürme sözü veriyorsunuz?

Yani FETÖ’cüleri görevlerine geri iade etmekle kalmayalım, bürokrasinin millet iradesiyle değil 80 yıldır olduğu gibi kafasına göre, emir aldıkları merkezlerin taleplerine göre bu ülkeyi yönetmesinin de önünü açalım, çabası değil midir bu?

Bu ülke senelerce, milletin seçtiği Başbakanlara Milli Güvenlik Kurulu’nda ahkam kesen, Cumhurbaşkanlarının önüne kırmızı dosyalar ile milletin dinine, imanına savaş açan, çocuklarının başörtüsü, Kur’an Kursları, imam hatipleri ile ilgili raporlar koyan, irtica ile mücadele adı altında millete düşmanlık eden sözde paşalardan, bürokratlardan çekmedi mi?
Yine MGK’larda paşaların borusu ötsün mü istiyorsunuz?

Yine Batı Çalışma Gruplarıyla bu milletin evlatları fişlensin mi istiyorsunuz?

Araya sos niyetine sıkıştırdığınız kulağa hoş gelen metinler dışında 156 maddelik âdeta ‘millet iradesine darbe’ metninden bizim anladığımız budur.

Ya ‘ne yaptığınızın farkında değilsiniz’ ve önünüze koydukları metinleri biz hazırladık diye millete yutturuyorsunuz ya bu ülkeye bilerek isteyerek ihanet ediyorsunuz ya da kiminiz Cumhurbaşkanı koltuğu, kiminiz Başbakan koltuğu, kimileriniz Bakan koltuğuna, vekil koltuğuna oturabilmek için çıkarlarınız uğruna bu ülkeye kötülük etmeye çalışıyorsunuz.

“Devlet ayrı, iktidar ayrıdır” lafından benim anladığım bu kadarla da sınırlı değil…

Dahasını da konuşuruz.