Gün geçmiyor ki önümüze Korona virüsle ilgili yürek burkan bir video veya fotoğraf düşmesin…

İnsanlar kâh bir hastane odasının penceresinden, kah bir yoğun bakım yatağında cep telefonundan sevdiklerine son kez bakabilmenin dokunabilmenin hayaliyle göçüp gidiyorlar.

Korona virüs çıktığı günden bu yana beni en çok ürperten ayrıntılardan biri bu.

Son yolculuğuna tek başına çıkan, üç beş görevli tarafından taşınan ve kabrine konulan insanlar hangi birimizin kalbini sızlatmıyor? Allah böylesine büyük bir imtihanla hiç kimseyi imtihan etmesin.

Allah’ın takdirinden sual olunmaz. Tüm tedbirlere rağmen bu musibet ile sınav olunacaksa ‘Amenna’ deyip tecelliye boynumuzu bükmekten başka çaremiz de yok.

Korona isimli illet, hem Türkiye’ye hem de 83 milyon vatandaşa, varacağı yolu da, o yolda yoldaşlık edecek eşini dostunu da daha yakından tanıma fırsatı sundu, sunuyor.

Geçtiğimiz aylarda ciddi bir ameliyat geçiren ve hamdolsun bir aylık hastane sürecinin ardından sıhhatle evine taburcu olan anacığımın yanında refakatçi olarak bulunurken arayan soran ziyarete gelen dostların nasıl büyük bir boşluk doldurduğunu bir kez daha görmüştüm.

Bu sıkıntılı vakitler, sadece ülke için değil, herkes için de yoldaşın ve yolun muhasebe edildiği günler olarak kayıtlara geçiyor. İnsan zor vakitlerde dostlarının değerini kıymetini görüyor, biliyor, anlıyor. Zor vakitlerde arayan soran da aramayan sormayan da unutulmuyor.

Eşin dostun akrabanın halinin hatırının samimiyetle sorulması, ihtiyaçlarının karşılanmasına en çok herkesin birbirine zorunlu mesafe koyduğu bugünlerde ihtiyaç var.

50 yıldır milletin arasında sahte insanlık maskesiyle gezen FETÖ’cülerin en çok ‘zor zamanlarında insanların yanlarında görünme’ konusunda iki yüzlülük yaptıklarını yakından biliyorum.

Senden nasıl faydalanılabileceklerinin, nasıl kullanabileceklerinin hesaplarını yaparken bir hastanede, bir cenazede, bir sıkıntılı anında öylesine ilgili, öylesine cömert bir tavır takınıyorlardı ki…

Pek çok insanın bu nifak tohumlarıyla arasında ünsiyet oluşturmasının en önemli sebebi de buydu.

“Benim elimden tuttular, beni iş sahibi yaptılar, bana alan açtılar…”

O sahtekârlığın arkasındaki asıl niyetin ne olduğunu 15 Temmuz gecesi hep birlikte gördük.

Ve ne yazık ki FETÖcülerin tümüyle sahte bir ilgiyle kendi ideolojileri için gösterdiği bu hassasiyeti aynı yola baş koyan insanlar birbirlerine karşı göstermekten imtina ediyorlar.

Eskiden büyüklerin ahretlikleri olurdu. Birlikte cennete gitmeyi murad ettikleri arkadaşları kardeşlikleri vardı. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez birbirlerinin çocuklarına analık babalık ederlerdi.

Bugün evden çıkmasınlar diye tembihlediğimiz büyükler sokağa ilk fırsatta o ahretliklerinin peşine düşüyorlar.  Dostluk, yarenlik böyle günler için var.

Bu yarenliğin değerini İsveç’ten çaresizce video çeken ve sonrasında babası özel uçakla Türkiye’ye getirilen Leyla isimli kızcağız eminim çok daha iyi anlamıştır…

En zor zamanında vatandaşının yanında olan bir ülkeye, bir sağlık sistemine ve bir Cumhurbaşkanına sahibiz. Vatandaşını düşman bilen devletten, millete hizmetkâr olan devlete…  Hamdolsun.

Millet, bu zor günlerde yanında olanı da, FETÖ taktikleriyle ilgilenirmiş gibi yapanları da asla unutmayacak.