Ben bu yazıyı yazarken İstanbul’da, 23. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Necmettin Erbakan’ın 11. Vefat yıldönümü vesilesiyle bir anma töreni düzenleniyor.

Törene, 28 Şubat’ta yani bugün, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Çalışması için toplanacak olan Yeni Jöntürkler de davetli.

Erbakan’ı İttihat ve Terakki’nin çelik çekirdeği Jöntürkler, rahmetle ve minnetle yâd edecek; tövbe bismillah…

Peki, kim bu Yeni Jöntürk Hareketi mensupları?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan…

Ev sahibi, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu…

Öyle ki, çocuklara Kur’an-ı Kerim eğitimine ‘Orta Çağ Karanlığı’ diyenlerin genel başkanı o toplantıda.

Öyle ki, İçişleri Bakanıyken, Başbakan Erbakan'ın onaylayıp imzaladığı Emniyet Müdürleri Kararnamesini değiştiren Meral Akşener o toplantıda.

Şimdi ben Karamollaoğlu’nu tebrik etmeyeyim de ne yapayım?

Ne kadar Erbakan ve Milli Görüş düşmanı, manda sevdalısı ve İslâm ile sıkıntılı 28 Şubat bakiyesi varsa toplamış, anma programı tertip ediyor.

(Davutoğlu’nu dışarıda tutmak isterdim ama maalesef o da orada…)

O Meral Akşener ki, savaşın başladığı 24 Şubat’ta, “Türkiye ise Rusya ile kurduğu asimetrik ilişki modelinden sıyrılmalı, kendisini kırılgan hale getiren S400'lerden acilen kurtulmalı, Akkuyu nükleer santralini derhal millileştirmeli, bölgesel istikrara risk oluşturabilecek Kanal İstanbul projesini durdurmalıdır” şeklinde bir paylaşıma cüret edebilmiştir.

Bunlara ‘Jöntürk’ yakıştırmasını yapan ben değil, tarihçi Murat Bardakçı’dır.

21 Şubat tarihli yazısında;

“Yüz küsur sene sonra 12 Şubat’ta, Ankara’da, “Jöntürk Kongreleri’nin üçüncüsü” diyebileceğimiz bir toplantı yapıldı!

Toplantı sonrasında yapılan açıklamada “Liderlerin önemli bir adım attıkları” söyleniyor, “İşbirliğini geliştirerek sürdürecekleri” ifade ediliyor ve “Hep birlikte inşa edilecek güçlendirilmiş parlamenter sistemi milletimize ve gelecek nesillere adalet, barış, refah ve huzur getirmesi inancıyla hayata geçirmeyi taahhüt ettikleri” söyleniyordu...

Muhalefetin geçen yüzyılda Paris’te yaptığı kongrelerde “Abdülhamid gitsin de, gerisini sona düşünürüz” demesi gibi; Ankara’daki bu “Üçüncü Kongre”ye de aynı şekilde “Erdoğan hele bir gitsin, gerisi Allah kerim” zihniyeti hâkimdi ve çekildiği söylenen dertlere devâ nâmına hiçbir şey yoktu!

Üçüncü Jöntürk Kongresi’nin nihaî bildirisi şimdi gayet anlamlı bir günde, 28 Şubat’ta Bilkent Otel’de yapılacak bir törenle açıklanacak ve muhalefetin bir asır boyunca ne kadar yol aldığı o gün belli olacak...

Birkaç hafta önce “Bugün Abdülhamid zamanındaki zayıf, çaresiz, güçsüz ve devamlı şekilde toprak kaybeden Türkiye değiliz; ortada güçlenen, kalkınan, kendi silâhını kendisi yapmaya başlamış ve etrafında olup bitenlere karşı kararlı güç hâline gelmiş yeni bir Türkiye var...

Memleket şimdi böyle ama muhalefetin politikası 1900’lerin ilk senelerinde kalmış vaziyette!

Tek bir hedefleri var; Tayyip Erdoğan’ın işbaşından gitmesi!

Muhalefetimiz 2022’de yüz yirmi küsur sene öncesini, yani 1900’leri yaşıyor!” diye yazmıştım...

Üçüncü Jöntürk Kongresi beni haklı çıkardı!” diyor tarihçi Bardakçı.