Yapraklara fısıldayan bilge başkan Ekrem İmamoğlu, enkaz bölgesinden Palandöken’e kaymaya gidince sorumsuzluğu ve vicdansızlığı hakkında yazılanların altında kalmamak, hızlıca unutulmasını sağlayabilmek için bir ‘sarı öküz’ olarak Türk Kızılayı hedef seçildi.

Ekrem İmamoğlu’na karşılık, Türk Kızılayı’nı rehin tutuyorlar.

“Yapraklara fısıldayan Bilge Başkanımıza ‘deprem bölgesinde görüntü verir vermez, enkaz kaldırma çalışmaları henüzbaşlamışken ve betonların altından canlı insan çıkma ihtimali tükenmemişken sen nasıl Palandöken’e kayak yapmaya gidersin” yollu yazılar yazmaktan, tivitler, sosyal medya şeysileri atmaktan vaz geçin, biz de size Kızılay’ı teslim edelim” demeye getiriyorlar.

Elazığ ve Malatya’da yaşanılan 6,8 şiddetindeki depremin hemen ardından olay yerine ulaşmada, yaralılara müdahalede, enkaz altında kalan insanlarımızı hayata bağlamada gösterdikleri başarı ve zamana karşı yaptıkları yarışta dünya ortalamalarının üstünde bir sonuç elde ettikleri için STK’larımız hedef haline getirildi.

Bunların arasından bir tanesini Reis’e yakınlığından dolayı olsa gerek Kızılay’ı seçtiler; merceği tuttular, büyüttüler, büyüttüler algı simsarlığı marifetiyle, görünen görünmeyen, bilinen bilinmeyen neleri varsa ortaya saçıyorlar.

Ekrem İmamoğlu’na karşılık, Türk Kızılayı’nı rehin tutuyorlar.

Zannediyorlar ki Türk Kızılay’ı bir devlet kuruluşu…

Tıpkı İHH gibi, Deniz Feneri gibi Türk Kızılayı da bir sivil toplum kuruluşudur.

Bir farkla ki Cumhurbaşkanı himayesindedir, Erdoğan onursal başkanıdır.

Logosunda kuruluş tarihi yazıyor; 1868…

Kuruluş gayesi malumunuz yaralı askerlerimizi tedavi etmek.

Kurulduğunda da ‘Padişah Hazretlerinin himayelerindeydi’

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, 1993’te, Azerbaycan, Bosna – Hersek, Somali, Orta Asya cumhuriyetlerine yaptığı hizmetlerden dolayı Kızılay’ı Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’ne aday göstermişti.

Başbakan Tansu Çiller başkanlığında toplanan Seçici Kurul ödülü vermişti.

Hatırlarsanız Kızılay 17 Ağustos 1999 Marmara depreminde afet bölgesine Kızılhaç’dan sonra ulaştığı için hedef haline gelmişti.

Eleştiriler o zaman haklıydı.

Kızılay o depremde kelimenin tam manasıyla enkaz altında kalmıştı.

Kameralar Kızılay depolarına girmiş, 2. Dünya savaşından hatta daha öncesinden kalma battaniyelerin toz içindeki görüntülerini yayınlamıştı.

“1939 yılından kalma, üzerleri bir karış toz tutmuş pamuk ve gazlı bez paketleri, yırtık maskeler, çalışmayan, paslanmış tansiyon aletleri, çatısı çökmüş depolarda çürümeye terk edilmiş küflü battaniyeler, yataklar, giysiler ve çeşitli yardım malzemeleri…”

Dönemin başkanı 20 yıldan fazladır görevini yürütüyordu.

Kızılay o itibar kaybından sonra hızlıca toparlandı.

İsmi ve logosu dâhil her şeyini değiştirdi; Türk Kızılayı olarak bütün dünyada örnek yardım operasyonlarına imza attı.

Atmaya devam ediyor.

Yapraklara fısıldayan bilge başkan Ekrem İmamoğlu, enkaz bölgesinden Palandöken’e kaymaya gidince sorumsuzluğu ve vicdansızlığı hakkında yazılanların altında kalmamak, hızlıca unutulmasını sağlayabilmek için bir ‘sarı öküz’ olarak Türk Kızılayı hedef seçildi.

Bir doğrudan bin yanlış üreterek saldırıyorlar.

Misal, iki aylığına yabancı bir stretejiste görev verilmiş.

Bunu süresiz olarak göstererek algıyı oturtuyorlar.

Hemen akabinde olmazsa olmaz, eksiz kalır diyerek bir de ‘cinsel skandal kulpu’ takmaya çalışıyorlar.

Her şey Yapraklara fısıldayan bilge başkan için…