Yarın bayrama kavuştuğumuz için şükredeceğiz. Bayram namazı için camilere koşacak, vaizi can kulağıyla dinleyeceğiz. Put kırıcı Hz. İbrahim’in sabır ve tevekkülünü, Hz. İsmail’in teslimiyetini Hz. Hacer’in arayışını bir kez daha yaşayacağız. İnsan olmanın, kul olmanın ne demek olduğunu bir kez daha idrak edeceğiz.

Peki yarın sabah Filistin’in Kudüs, Batı Şeria, Gazze şehirlerinde nasıl bir bayram olacak. Gazze’de çocuklar akşamdan cicilerini yastığın altına koydular mı? Sabah parlamış iskarpinlerini, yakaları omuzlarına düşen beyaz gömleklerini, paçaları ayaklarına düşen pantolonlarını giyerek babalarının elinden tutarak mahalle camisine gidecekler mi?

Bizim çocuklarımız artık o kadar her şeye doydular ki bu mutluluğu bile yaşamıyorlar.

Gazze’de çocuklar, evleri canavar, alçak yaratık siyonistler tarafından yıkıldığı için yıkıntılar arasında toz, toprak içinde bir deri bir kemik her an ölecekmiş gibi sabaha uyanacaklar. Daha birkaç gün önce bir doktor annenin 9 çocuğu bayram sabahına ulaşmadan yanarak can verdiler ve cennete yola çıktılar. Sadece 9 çocuk mu? 99, 999, 9999 ve daha niceleri bu kutlu güne ulaşamadılar. Hayvan sürüleri tarafından boğazlandılar diyeceğim ama böyle bir hayvan yok yeryüzünde… Bu nasıl bir acımasızlık bu nasıl merhametsizlik.

Gazze’de anneler, babalar hangi duygularla bayram sabahına uyandılar. Uyandılar diyorum ama uyudular mı, uyuyabildiler mi? Hayatta kaldıkları için şükür edebiliyorlar mı? Bu bayram sabahı çocuklarını hangi cümlelerle teselli ediyorlar? Hey gidi zalim dünya…

Bayram sabahı camilerde vaizi, imamı dinleyip bir taraftan şükür ederken diğer taraftan vaazda, hutbede hatırlatılan Filistin’de, Doğu Türkistan’da ve dünyanın farklı coğrafyalarında zalimlerin tasallutu altında inim inleyen mazlumlar için yapılan duaya amin demeden başka bir şey yapamamanın kahrını yaşıyoruz.

Millet, ümmet ve insanlık olarak nasıl bir çaresizlik yaşadığımızı kelimelerle ifade etmek mümkün değil. Ancak devletleri ve dünya düzenini elinde tutanları affetmeyeceğiz. Vicdan ve merhametin galip geleceği günlerde bu günler karanlık ve dehşet günleri olarak anılacaktır. İnşallah tez zamanda zalimlerin hesap verip gerekli cezaya çarptırıldığına şahit oluruz.

Filistin meselesinde iki sınıf hesap verecek. Birinci sınıf, sessizliği hatta maymunluğu tercih edenler nasıl cezalandırılır bilemiyorum. Yoksa onların cezası öte dünyada mı olacak. İkinci sınıf ise bu soykırımı yapan siyonist İsrail ve onu destekleyen başta Amerika olmak üzere bütün hainleri içeriyor. Burada en büyük sorumluluk Amerika Birleşik Devletleri’ne düşmektedir. Amerika’da Cumhuriyetçiler ve Demokratların sembolleriyle ifade edecek olursak siyonist hainler bir eşeğe bir file biniyorlar. Sırtındaki haini eşek depmedikçe, fil hortumuyla alaşağı etmedikçe dünyanın başı daha çok ağrımaya devam edecektir. Arife günü bayrama uygun bir yazı olmadı. Biraz dertleşelim Mevla bir kapı açar diye düşündüm.
Her şeye rağmen bayramınız mübarek olsun.