ABD’nin ileri karakolu İsrail, son beş ay içinde, komşusu beş ülkeyi bombaladı. Suriye, Ürdün, Yemen, Gazze/Batı Şeria ve İran. Emperyalist destekli Siyonist saldırılar devam ediyor.

İsrail Suriye’nin savunma gücünün %85’ini zaten vurmuştu. Bu defa, Dürzileri koruma bahanesiyle, başkent Şam’da, içlerinde Genel Kurmay, Savunma Bakanlığı, Başkanlık yerleşkesinin yakını da olan 160’dan fazla noktayı bombaladı.

Üstelik bu saldırı Netanyahu’nun, Trump'ı Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdiği ABD seyahatinden dönüşünden hemen sonra gerçekleşti.

Dünya Trump’ın ne diyeceğini merak etti. Savaşları, çatışmaları durdurma vaadiyle başkan olan sarı kovboy, başını diğer tarafa çevirdi. Konuşmadı. “Rubio konuşsun” dedi.

*

BOMBANIN DÜŞTÜĞÜ YER

İsrail’in bombaladığı yer, bir Arap ülkesinin başkenti. Ancak aynı zamanda Türkiye, ABD, Suriye ilişki ağının tam ortası. Yani yaşananlar Türkiye’yi doğrudan ilgilendiriyor.

Yerel haber kaynaklarından gelen ilk Şam görüntüsü şöyleydi: Geri planda, ağır hasar almış devlet binalarından dumanlar tütüyordu. Yakın planda, tam parçalanmasa da üzerinde büyük delikler açılmış bir Suriye bayrağı vardı. İsrail, vermek istediği mesajın bu kadar netleşmiş olmasından mutlu olmuştur.

İsrail Suriye’nin toprak bütünlüğünü, dolayısıyla mevcut hükümetin Suriye’deki tam egemenliğini tanımıyor. Suriye’yi parçalamak, parçalar arasında kendince bir denge kurmak, o dengelerle oynayarak Suriye’yi her daim kontrolünde tutmak istiyor. Özellikle, İsrail sınırından Şam’a kadar olan alanı, silahsız hale getirmeyi amaçlıyor.

Suriye’nin 400 kilometrekare toprağı İsrail’in işgali altında. Üstelik İsrail, işgalini sorgulatmıyor bile. Tıpkı başka melanetlerini sorgulatmadığı gibi. 40 km güneyindeki üssünden Şam’ı gözetlemeyi sürdürüyor.

Kısacası İsrail, tek parça halinde, istikrarını sağlamış, ekonomisini düzeltmiş bir Suriye istemiyor. İstememekteki kararlılığını attığı bombalarla dile getirmiş oldu.

Bölgedeki uzun vadeli çıkarları için Güneyde Dürzileri, kuzeyde Kürtleri özerklik vaadiyle kışkırtmaya çalışıyor. Bütün planı onları kullanmak ve sürekli ‘kullanılabilir’ pozisyonda tutmak üzerine. Bunu diplomasiyle, istihbaratla, komployla yapmaya çabalıyor. Gerektiği ve yapabildiği kadar silah kullanmaktan da geri kalmıyor. Nasıl olsa sermaye ve silah konusunda ABD gibi sürekli beslendiği bir kaynağı var!

*

SON DURUM

İsrail bu sıcak ve sert saldırısının ardından muhtemelen, yeni durumu analiz etmek üzere bir süre duracaktır. Sözleri, tepkileri, itirazları, iddiaları duymak için bekleyecektir.

Bu saatten sonra artık Suriye’deki her gelişme Türkiye için çok daha kritiktir. İçe kapanmamızın mümkün olmadığını öğreneli çok zaman oldu. İsrail’in, kendi güvenliliğini sağlamak(!) için çıktığı yolda nerede duracağı belli değil. Netanyahu’nun içerdeki Siyonistlerle başı dertte olsa da bu İsrail gerçeği, temelden değişmeyecek.

Kısacası; ABD’nin garnizon devleti İsrail var oldukça bölgedeki istikrar, rahat, huzur ve refah hep diken üstünde duracak. Çünkü İsrail, bölgede ayakta duran her yönetimi kendi güvenliği için tehdit sayıyor.

ABD’yle anlaşarak ya da oldubittiye getirerek her istediğini yapıyor. Hukuk tanımıyor, uluslararası toplumdan itirazından baskısından çekinmiyor. Şımarıklığının ve azgınlığının sınırı yok.

Daha önemlisi; İsrail, Türkiye’nin Suriye üzerindeki etkisinden son derece rahatsız. Hatta asıl rahatsızlığı bu.