Sezon başı limit kumpasına rağmen gerçekleştirilen yaklaşık 20 transfer ve genç hocayla lige oldukça iddialı başlayan Fenerbahçe’de umutlar adeta pamuk ipliğine bağlı.

Hemen her kötü skorda başta Erol Bulut olmak üzere yönetime yüklenen bir taraftar kitlesi var. Aynı tarafta kitlesi Ali Koç başkan olduğunda başlattığı yoğun kampanya ile Aykut Kocaman’ı n gönderilmesini, yerine Cocu’nun getirilmesini sağlamıştı. Cocu’nun gidişi ve yine büyük bir destek kampanyası ile Ersun Yanal’ın getirilişi ve Yanal’a büyük destek veren taraftarın Yanal giderken neler söylediği de ortada.

Ali Koç’un yönetim tecrübesi olmasına rağmen ilk adam olmasıyla başlayan süreçte yapılan hatalar, sezon öncesi yapılan ciddi planlama ile bir süre hazır altı edildi. Emre Belözoğlu’nun Sportif Direktör olarak transferde tek yetkili olması, alternatifi bol ve geniş bir kadro kurulması, yaşlı olsa da Avrupa iddiası olmayan bir takım için ligi götürecek bir kadro kurulması olumlu bir gelişme olarak kaydedilmişti.

Maç analizi yapacak değilim. O işi uzmanları var zaten. “Erol Bulut şunu çıkardı, bunu aldı. O kadroyla başlanır mı?” değil mesele. Mesele, mevkii belli oyunculardan kurulmamış olması.

Fenerbahçe’nin her maçı sürprizlere gebe. Beşiktaş maçında 3 gol atan Fenerbahçe 4 gol yedi. Tam tersi de olabilirdi. Hatta Fenerbahçe gününde olsa büyük fark da yaşanabilirdi ama Beşiktaş da büyük farka gidebilirdi. Bir takım için böyle bir durumdan söz ediyorsak orada çok ciddi bir problem vardır.

Geçen on hafta boyunca, kimin nerede oynadığı belli olmayan bir takım olup çıkıverdi Fenerbahçe. Özellikle saha içi rotasyonu bol bir takım çok da iyi değilmiş demek ki. Neredeyse bütün takım birden fazla pozisyonda oynar halde. Stoper sağ bek, sol bek sol açık, 10 numara kanat, kanat-forvet derken mevkii kesin bir şekilde belli olan tek isim kaleci Altay oldu.

Bu kadar rotasyon iyi mi?

Saha içi rotasyon yeri geldiğinde iyi olsa da maç içerisinde 5-6 adamın aynı anda yer değiştirmesi için senelerce birlikte oynamış, oturmuş bir takım gerekli. Yeni kurulan bir takımda önce iskelet kadro oturtulup, o kadro üzerinden rotasyon sağlanmalı. Kadro genişliği ve oyuncuların çok yönlü olması avantaj gibi görünse de yeni kurulmuş bir takım için en büyük handikap da bu olsa gerek. 10 numara diye alınan Pelkas’ın kanat oynatıldığı, 8 numara oynayan Ozan’ın ısrarla 10 numara oynatılması kafalarda soru işaretleri oluşturuyor. Fenerbahçe taraftarı maç öncesi kadroya kimin gireceğini aşağı yukarı tahmin etse de kadroya girenlerin hangi pozisyonda oynayacağı ise sürprize döndü.

Baskı hata yaptırıyor

Benim değinmek istediğim taraftarın aşırı sabırsızlığı. Taraftarı memnun etmek isteyen bir başkan var ve görevi devraldığından beri bu çok net bir şekilde görüldü. Kampanyayla teknik direktör gönderip getirilmesini tasvip etmiyorum hatta bunu büyük bir hata olarak görüyorum ama başarı baskısı hatalara sürükleyebiliyor. Ali Koç göreve geldiğinde “Sabredin zaman verin” diye bir yazı yazmıştım. Taraftar takımın oturması için sabır göstermeyip en ufak problemde yönetime ve hocaya yüklenince her şey daha kötü oluyor. Ortaya çıkan tablonun sebebi teknik bir sorun gibi görünse de temelinde yatan bu taraftar baskısı var. Sorunu, “aşırı baskının verdiği hemen sonuç alma isteği karşısında gelen bir panik hali” olarak görüyorum. Yönetim de Erol hoca da bu baskıyı hissettikleri için, henüz oturmamış bir takımın anında sonuca gidip, süper futbol oynayıp, her maç bol gollü galibiyetler alma isteği yüzünden oluyor bütün bunlar. Kendinizden pay biçin. Ensenizde sürekli size ne yapmanızı söyleyen amirleriniz varken yaşadığınız stres yüzünden gerçek kapasitenizi ve performansınızı gösterebilir misiniz? Taraftar sabırlı olsun ve Erol hocayı rahat bıraksın.