Bu toplum, bir zamanlar vicdanlı bireyler yetiştirirken, merhametiyle ön plana çıkmış şahsiyetler inşa ederken, nasıl oldu da böylesine despot, baskıcı ve nobran tiplerin egemenliğine girdi?

Olayı bir baba olarak izlediğimde yüreğim sızladı, bu zorbalık içime dokundu ve öfkelendim.

Şahit olduğumuz hadise, basit bir yol kavgası değil, ahlaki çöküşümüzün acımasız bir yansımasıydı.

Bu utanç verici olay, medeniyetimizin incelmişliğini nasıl da yitirdiğini kanıtlar niteliktedir.

O anları bir film karesi gibi düşünmek dahi, insanın içini burkuyor.

Sosyal medyaya görüntüleri düşünce hadise ciddi tepki de gördü.

İzlediğimiz videoda, elinden tuttuğu küçük kızıyla yürüyen bir baba ve onları takip eden diğer bir çocuk vardı.

Baba haklı olarak yoldan hızla geçen araca normal olarak tepki verdi.

Ne var ki, iyi görünümlü aracın sahibi bu haklı uyarıyı kendisine yapılmış bir hakaret saymış olacak ki aracı durdurup geri geri geldi, aracından indi ve babaya sataştı.

Belli ki sahip olduğu nüfuza güvenerek, haksız olduğu halde, kendisini uyaran babaya tokat vurma cüretini kendinde bulabildi.

Bu pervasızlık, hak arayanı ezmeye çalışan zorba bir zihniyetin apaçık bir göstergesiydi.

Hem de iki küçük evladının gözleri önünde.

Düşünebiliyor musunuz; bir babanın, kendi çocuklarının yanında bu denli alenen aşağılanmasının verdiği o tarifsiz ruh halini?

Toplumumuzda bu hadiselerin artık yaşanmamasını arzuluyoruz.

İstiyoruz ki, hiçbir haksızlık cezasız kalmasın.

İstiyoruz ki, kimsenin yaptığı zulüm yanına kâr kalmasın.

İstiyoruz ki, yaşadığımız toplumda adalete güven daha da artsın.

Herkesin birbirine değer verdiği, saygı duyduğu bir toplumu arzuluyoruz.

Gücünü ve nüfuzunu haksızlığını örtmek için kullanmaya çalışanlardan kurtulmak, mazlumların ezilmediği bir toplum istiyoruz.

Yoksa güçlülerin hakka değil, zorbalığa taptığı bu düzende ahlak yerini vicdansızlığa bırakıyor.

Umut ediyorum ki, ahlaklı ve birbirine değer veren insanlardan oluşan bir toplumun inşasına daha güçlü bir şekilde katkı verilir.

Ahlaklı duruş sergilemek, sadece bireysel bir erdem değil, aynı zamanda toplumun geleceğini koruyan kolektif bir sorumluluktur.

Geleceğimizi inşa edecek olan ne para, ne makam ne de güç; sadece ve sadece yitirilmiş merhametin, kaybolan ahlakın ve birbirlerimize daha fazla değer vermenin yeniden dirilişi olacaktır.