Görüyoruz ki, darbe teşebbüsünden tutuklu yargılananların dışarı çıkmaları bir nöbetçi hâkime bakıyor.

Bakın şimdi, 15 Temmuz’daki darbe girişimini Akıncı Üssü’nden yönettiği ortaya çıkan FETÖ’nün Hava Kuvvetleri İmamı Adil Öksüz’ün yakalandıktan sonra mahkemece bırakılmasına yapılan itirazı reddeden hâkim görevinden dün ihraç edildi, yakalandı.

Aradan geçmiş tam sekiz koca ay!

Bu nasıl oluyor?

Şöyle oluyor, darbe yapmayı kafaya koyacak kadar gözü kara ve korkusuz olan bu hainler için içeriden çıkaracakları bir ‘dava, hizmet adamı’ büyük bir kazanç, büyük bir başarı ve büyük bir ‘hizmet’

Bizim için hezimet olsa da…

Bizim hâkimler ve savcılarımız, ‘Aman temkinli olalım, ihtiyatı elden bırakmayalım’ diyerek vakit geçiredursunlar, onların dışarı çıkması, bizlerin içeri girmesi bir an meselesiymiş de haberimiz yokmuş.

Bizim hâkimler ve savcılarımız, ‘aman temkinli olalım, ihtiyatı elden bırakmayalım’ diyerek vakit geçiredursunlar,

Metin Kaplan, 28 Şubatçı medyanın oluşturduğu ‘algı operasyonlarıyla’ icat edilen suçlar nedeniyle 12 yıldır cezaevinde.

Tek başına hücrede kalıyor. Kanser hastası ve mahkûmiyeti sırasında iki sefer ameliyat olmuş. Üçüncü ameliyatı olması yönünde doktor raporu var. Rapora rağmen tedavisi iki yıldır ihmal ediliyor. Sağlık Bakanlığı tedavisi müracaatlarını cevapsız bırakıyor. Yeniden yargılanması yönündeki başvurulara da Adalet Bakanlığı sürekli olumsuz cevap veriyor.

Bizim nöbetçi hâkimlerimizde kanser hastası ve ölmek üzere olan Metin Kaplan’ı tahliye edecek cesaret yok!

Bizim hâkimler ve savcılarımız, ‘aman temkinli olalım, ihtiyatı elden bırakmayalım’ diyerek vakit geçiredursunlar,

28 Şubat döneminde başörtüsü eylemlerine katıldığı, pankart astığı ve birahane taşladığı için 33 yıl 33 ay ceza alarak mahkûm olan Cihat Özpolat 20 yıldır cezaevinde…

Ömer Faruk Kavurmacı’yı tahliye eden nöbetçi hâkimin cesaretine mi imrenelim yoksa bizim gibi olan veyahut bizden görünen nöbetçi hâkimlerimizin cesaretsizliğine mi yanalım!

Bu örnek de perşembe günkü yazımdan sonra Çanakkale’de bir okuyucumdan geldi. Korkaklığımıza, iş bilmezliğimize, pısırıklığımıza kapak olsun diye;

Çanakkale’de CHP’li ve Eğitim İş Sendika üyesi bir öğretmen kirasını Bank Asya’ya yatırdığı için meslekten ihraç edildi ve gözaltına alındı.

Çanakkale’de ne kadar CHP’li ve Eğitim İş mensubu varsa hepsi toplanarak adliye önünde beklemeye başladı.

Günlerce adliye önünde yatıp kalktılar.

Sonuç, Eğitim İş üyesi öğretmen serbest bırakıldı.

Bizim ise en tanıdıklarımız, yakınımızdakiler iftirayla meslekten ihraç ediliyor, gözaltına alınıyor, Cezaevine yollanıyor, birimiz de çıkıp ‘Yav bu adamın alakası yok bu işlerle, suçsuz yere alındı’ diyemiyor, bir topluluk da bizim insanımız için oluşturamıyoruz adliye önünde sabahlayabilecek.

Tekrar ediyorum, etrafımız kripto kaynıyor.

Ensemizdeler, her yerdeler.

Aynı mesleği icra ediyoruz, aynı havayı soluyoruz onlarla.

Bir fırsat kolluyorlar.

Allah muhafaza, ayağımız az tökezlese tepetaklak indirecekler.

Birbirimize sahip çıkmamamızın sonu hiç iyi değil.

Bir nöbetçi mahkemeye bakar, onların dışarı, bizim içeri alınmamız!

Demedi demeyin!