Ey ahali, Hacı dedelerin bol tövbe estağfurullah çektiği, Hacı nenemin La Havle eskittiği günlerden bildiriyorum. Bana yarım dilim tesbih tanecikli çikolatalı kek sardırtan zalim gündeme yazıklar olsun. Kendimi bir yıl boyunca günah işlemiş; lakin aşure tabağına serpilince günahtan yırttığını zanneden fasülye gibi hissediyorum. Hani Ramazan gelince, neredeyse hocam namazın vitamini nerde? Kıyamında mı secdesin de mi diye soru soran portatif ekran dindarları var ya acaba diyorum onlar mı yazıyor gündemi. Klavyede sesli tövbe çeken tuş olsa elimin konforunu hiç bozmasam o derece.

Bir müftülük, yaptığı pastanın abartma tozunu fazla kaçırmış. Pasta üzerine ayet yazdırıp, bol mahreç eşliğinde besmeleyi kremaya yedirip afiyetle bir rezillik sunmuş. Bundan sonra böyle mi olacak müjdeleyici ayetleri aromaya basıp, cehennem ayetlerini de acı dürüme mi saracaksınız? Böyle mi olacak? O ayetler kitapta güzel azizim, pasta tabağında değil. Bize o ayetleri yemek değil hazmetmek düşer. Tüccar tarifesine göre ayetlere fatura kesen bedeviliği din diye çırparak, ümmetin malzemesinden çalarak ancak bu kadar rezil bir tat ortaya çıkarabilirdiniz, bravo! Din yamyamlığı bunun adı. Soruyorum; o ayetleri Hira pastanesinden mi sipariş ettirdiniz?

Hadi zekâ sizi geriden takip ediyor anladık ki, ileriye de park edemiyorsunuz.

Tamam pasta üzerine ayet yazıp şeddesinden dilimleyen frambuazlı cahilleri gördük. Fakat bu haberi cemaat medyasının utanmadan pazarlamasına ne demeli? Cemaat medyası, Sözcü tayfasına cezim gibi tutunarak aynı gırtlaktan hırıldayarak acayip sesler çıkarıyor. Bismillah. Sıkı durun…

Siz önce, Veda Tepesindeki Peygamberi, Şefkat “Tape”lerine gark edip kamyon kasasından nasıl indirdiğinizi hatırlayın.

Peygamberi gel deyince gelen, git deyince giden hurafe yüklü ağır vasıtalar üzerinden nasıl andığınızı hatırlayın. Ak sakallı dede fışkırtan, ütü buharı arasına rüya montajlayıp ışık hızıyla hidayete erdiren, binlerce dizi arasına görünmez oyuncu olarak Peygamberi nasıl eklediğinizi hatırlayın.

Araba pazarından ucuzuna alınmış bir vasıtayla Peygamber rabıtası kurmaya çalıştığınız ve toparlamak için o kamyonla mübarek patinajlar çektiğiniz günleri hatırlayın. Hey gidi hey!

Üsküdar’da kurulan Asrı Saadet köylüsü değilim, şarlatanlığın tavafı bol keseden, anladık anladık da siz ne yaptınız? Sene 2013. On birinci Türkçe Olimpiyatları kapsamında Sinan Erdem Spor Salonu’na Kâbe maketi dikip çocuklara minyatür tavaf parkuru açarak bu ağlak sahne karşısında zırıl zırıl ağlamadınız mı? Kusura bakmayın da geriye bakan gözleriniz miyop. Bu utanmazlığın ilk imzası sizden?

Önce kendi çapsızlığınızı tavaf edin, Lebbeyk bize kalsın. Önce Kâbe maketine reklam alan tüccar aklınızı zemzemle yıkayın, ondan sonra gargara yapın.

Siz olimpiyat çocuklarına sürpriz yumurtadan Kâbe maketi çıkarıp iki turlayın, tavaf diye ağlayalım kurgunuzu ne çabuk unuttunuz? Önce kendi yüzüne tükür, geri kalanı biz harçlık yaparız. Önce, dini nasıl sirk platosu haline getirip cambazlıkta olimpiyat atladığınız günlerinizin yüzüne tüküreceksiniz. Kimse kusura bakmasın, Allah’ın din bayiliği yok! Herkese gelen çağrı üzerinden tekel hat kurma hevesçileri bu din üzerinde deve koşturamaz, o kadar!