Müslüman bireyin kanaat duygusu çerçevesinde gelişen ve israfın bertaraf edilmesi yönünde seyreden ihtiyaçlarını dolaylı yahut doğrudan karşılama amacı doğrultusunda yapılan her türlü mal ve hizmet artırımını üretim olarak tarif edebilirim. Dikkat ederseniz malların yanında hizmetler de bir üretim faaliyeti olarak kabul edilmektedir. Zira bir iktisatçının danışmanlık görevi üstlenmesi, ondan yararlanan kişiye fayda sağladığından üretim sayılmaktadır.

Müslüman bir bireyin yahut ailenin ihtiyaçlarını tamamen kendi faaliyetleri sonucunda ürettikleri ile karşılayabilmesi mümkün değildir. Bu bağlamda kendi kabiliyetleri ölçüsünde farklı malları üretmeye ve ürettiği mallardan kendi ihtiyaçlarını aşan kısmını başka mallar ile değiştirmeye yönelir. Böylece üretim sistematiğinin bir yansıması olarak işbölümü ortaya çıkmış olur. Üretim sistematiğinde süregelen işbölümü ve bu işbölümü ile bağlantılı olarak elde edilen uzmanlaşma hem üretimde verimliliği artırır hem de üretilen malların nitelik ve kalitesini daha ileri boyutlara taşır. Müslüman bireyin işbölümü patikasını, mesleki ve teknik olarak iki alt başlıkta tasnif edebilirim. Mesleki işbölümü kapsamında bireyin farklı bir meslekte uzmanlaşması söz konusu iken, teknik işbölümü kapsamında malın üretiminin belirli teknik safhasında uzmanlaşması söz konusudur.

Buraya kadar bahsettiğim üzere, toplumun fertlerinin işbölümüne gitmesi ve bu sayede belirli malın üretiminde ihtisaslaşması üzerinden ilerleyen üretim mekanizmasının işlerlik kazanması ise ancak mübadele ile mümkün hale gelir. Nitekim bireyler ürettikleri fazla malları ihtiyaç duydukları diğer mallarla mübadele etmektedirler. Dolayısı ile toplumda işbölümü ne kadar artarsa mübadele sistematiği de o denli yaygınlaşacaktır.

Tüm bu söylediklerim size karışık geldiyse çok kısa bir özet yapabilir ve işbölümü, uzmanlaşma ve mübadele mekanizmasının aslında “üretilen bir malın başka bir mal ile değiştirilmesinden” ibaret olduğunu söyleyebilirim.

Üretim sistematiğinin işleyiş boyutunun haricinde bir de kaynak boyutu vardır. Bireylerin ihtiyaçlarını dolaylı yahut doğrudan karşılama amacı doğrultusunda yapılan her türlü mal ve hizmet artırımını yansıtan üretim faaliyeti adına gerekli olan kaynaklar emek, sermaye, tabiî kaynaklar ve müteşebbistir. Bu aktörleri aynı zamanda üretim faktörleri olarak da isimlendirebiliriz.
Yeryüzünü sizin için kullanışlı hale getiren O’dur. Üzerinde dolaşın ve Allah’ın rızkından yiyip için; (ama unutmayın ki) dönüş yalnız Allah’adır (Mülk Suresi, 15. Ayet)

Mülk Suresi üzerinden gördüğümüz gibi kâinatın yaradılış amaçlarından bir tanesi de insanların yeryüzündeki nimetlerden faydalanmasıdır. Zira hayvanlar, bitkiler, su kaynakları ve cansız maddeler insanların faydalanarak ihtiyaçlarını karşılaması adına yaratılmıştır. İnsan, bu şekilde hüküm ve tasarruf misyonunu üstlendiğinden dolayı İslâm, üretim faktörleri arasında en önemlisini emek olarak kabul eder. Zaten bireyin kendisinin ve ailesinin geçimini sağlaması adına gelir elde etmesi farzdır.

Üretim faaliyetine emek ile birlikte katılan sermaye faktörünü ise üretime tahsis edilen mallar olarak tarif edebiliriz. Böylece genel karakterini çizdiğim üretim sistematiğinin detaylarına bundan sonra kaynaklara yönelik olarak öznel izahatlar getirerek değinmek niyetindeyim.